GDO’lu tohum satışı Fransa’da sivil toplum örgütlerinin kararlı mücadelesi sonucunda 9 Şubat 2008’e kadar durduruldu. Bu süre içinde Fransa Hükümeti GDO’ların çevre ve sağlık etkilerini yeniden değerlendirecek ve yeni yasa çıkarılacak. Bu bağlamda Fransız köylü lideri Jose Bove ve 15 arkadaşı, Fransa Hükümeti’nin GDO’ları tamamıyla yasaklaması için açlık grevine başladılar. Bu mücadeleye destek vermek amacıyla Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu Sözcüsü Abdullah AYSU ve Bilge Seçkin GDO’ya Hayır Platformu’nu temsilen Jose Bove ve 15 arkadaşını ziyaret etmek ve görüş alışverişinde bulunmak üzere Fransa’ya gidiyorlar.
GDO’lar (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar-ekinler-gıdalar) Türkiye’ye yıllardır hiçbir kontrole tabi olmadan girmeye devam ediyor. Tarım Bakanları’na konuyla ilgili olarak yöneltilen yazılı soru önergelerine verilen cevaplar ise çok ilginç: “Mevzuat olmadığından dışarıdan gelen ürünleri analiz etmeye gerek görmüyoruz”.
Cevaplar ilginç olmasının yanında bir o kadar da düşündürücüdür! Zira, Tarım Bakanlığı’nın GDO analizi yapabilecek 2 laboratuvarı var. Bu sayı, GDO’lar konusunda son derece titiz davranan AB ile ilişkiler açısından son derece önemli, analiz yapmasa da laboratuarımız var. Ancak, diğer tarafta da GDO ekim alanı ve üretimi açısından dünya lideri ABD var. Türkiye, dünyada en yaygın yetiştirilen GDO’lu ürünlerin büyük çoğunluğunu ne yazık ki bu ülkeden almaktadır.
Türkiye hemen her yıl olduğu gibi, 2007 yılında da yurtdışından mısır ithal etmek zorunda kalmıştır. 235 bin tonluk alımın 110 bin tonu, GDO tarımında dünyada ABD’den sonra ikinci sırada gelen Arjantin’den yapılmıştır. Platformumuz bünyesindeki bir sivil toplum örgütü, Arjantin’den gelen mısırlardan aldığı numuneleri analiz ettirmiş, sonuçta bu mısırların GDO’lu oldukları ortaya çıkmıştır. Aslında Türkiye’nin her bölgesi mısır tarımına uygundur. Ancak, politikasızlık sonucu mısır dışarıdan alınmakta, kendi çiftçimizden esirgenen destekler uluslararası tekellere ve onların GDO’lu ürünlerine verilmekte.
Sağlık, çevre ve sosyoekonomik açıdan olumsuzlukları artık net bir şekilde ortaya çıkmış GDO’ların ülkemize sokulmasında, hiç de öyle siyasilerimizin dediği gibi bir serbestlik yoktur. Türkiye Cartagena Biyogüvenlik Protokolüne taraf bir ülkedir ve uluslararası sözleşmeler Anayasamıza göre kanun hükmündedir. Protokole göre Türkiye GDO’lara yönelik olarak mevzuatını oluşturmalı ve Ulusal Biyogüvenlik Yasasını, GDO’ları yasaklayan bir kapsamla derhal çıkarmalıdır.
Siyasetçilerimizin tüm dünya çapında verilen GDO karşıtı mücadeleyi ve bağımsız bilim insanları tarafından yapılan bilimsel çalışmaları dikkatle takip etmesini talep ediyor, mücadelemizi GDO’lar ülkemizde ve dünyada tamamıyla ortadan kalkana kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Yaşam Patentlenemez!
GDO’ya Hayır Platformu
GDO’lar (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar-ekinler-gıdalar) Türkiye’ye yıllardır hiçbir kontrole tabi olmadan girmeye devam ediyor. Tarım Bakanları’na konuyla ilgili olarak yöneltilen yazılı soru önergelerine verilen cevaplar ise çok ilginç: “Mevzuat olmadığından dışarıdan gelen ürünleri analiz etmeye gerek görmüyoruz”.
Cevaplar ilginç olmasının yanında bir o kadar da düşündürücüdür! Zira, Tarım Bakanlığı’nın GDO analizi yapabilecek 2 laboratuvarı var. Bu sayı, GDO’lar konusunda son derece titiz davranan AB ile ilişkiler açısından son derece önemli, analiz yapmasa da laboratuarımız var. Ancak, diğer tarafta da GDO ekim alanı ve üretimi açısından dünya lideri ABD var. Türkiye, dünyada en yaygın yetiştirilen GDO’lu ürünlerin büyük çoğunluğunu ne yazık ki bu ülkeden almaktadır.
Türkiye hemen her yıl olduğu gibi, 2007 yılında da yurtdışından mısır ithal etmek zorunda kalmıştır. 235 bin tonluk alımın 110 bin tonu, GDO tarımında dünyada ABD’den sonra ikinci sırada gelen Arjantin’den yapılmıştır. Platformumuz bünyesindeki bir sivil toplum örgütü, Arjantin’den gelen mısırlardan aldığı numuneleri analiz ettirmiş, sonuçta bu mısırların GDO’lu oldukları ortaya çıkmıştır. Aslında Türkiye’nin her bölgesi mısır tarımına uygundur. Ancak, politikasızlık sonucu mısır dışarıdan alınmakta, kendi çiftçimizden esirgenen destekler uluslararası tekellere ve onların GDO’lu ürünlerine verilmekte.
Sağlık, çevre ve sosyoekonomik açıdan olumsuzlukları artık net bir şekilde ortaya çıkmış GDO’ların ülkemize sokulmasında, hiç de öyle siyasilerimizin dediği gibi bir serbestlik yoktur. Türkiye Cartagena Biyogüvenlik Protokolüne taraf bir ülkedir ve uluslararası sözleşmeler Anayasamıza göre kanun hükmündedir. Protokole göre Türkiye GDO’lara yönelik olarak mevzuatını oluşturmalı ve Ulusal Biyogüvenlik Yasasını, GDO’ları yasaklayan bir kapsamla derhal çıkarmalıdır.
Siyasetçilerimizin tüm dünya çapında verilen GDO karşıtı mücadeleyi ve bağımsız bilim insanları tarafından yapılan bilimsel çalışmaları dikkatle takip etmesini talep ediyor, mücadelemizi GDO’lar ülkemizde ve dünyada tamamıyla ortadan kalkana kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Yaşam Patentlenemez!
GDO’ya Hayır Platformu
Ingilizce metin
NATIONAL BIOSECURITY LAW SHOULD BE PASSED
The sale of GMO seeds was abandoned from the French market until the 9th of February 2008 as a result of the resolut struggle of the civil society organizations in France. In the meantime French government will reconsider the environmental and health effects of GMOs and will pass a new law. In this context, French peasant leader Jose Bové and his 15 friends started an hunger strike for a total ban on GMOs. Abdullah AYSU, spokesman of the Platform of Peasant Union Confederation Initiative and Bilge SECKIN will go to France to visit and exchange ideas with Jose Bové and his 15 friends on behalf of the No to GMOs platform.
GMOs (Genetically modified organisms-crops-food) continue entering to Turkey without any control for years.The response of the Ministry of Agriculture to the written proposals is interesting: “We don’t consider analysing the imported products as there is no legislation.”
These responses are also worrying! Because the Ministry of Agriculture has two laboratories to analyse GMOs. Although disfunctional, this number is very important for the relation with the European Union which is very considerate regarding the GMOs. On the other hand, we see the United States of America as the world leader of the GMO production in volume and area. Unfortunately, Turkey buys the majortiy of the GMO products from this country.
Turkey had to import corn from abroad in 2007 as in the past. The 110 thousand tons of the 235 thousand tons were bought from Argentina, second largest producer after the US. A civil society organization that is member of our Platform has analysed the samples of the corns from Argentina and the turned out to be genetically modified. Indeed, every region of Turkey is convenient for corn farming. However, due to lack of policies corn has been bought from abroad and the subsidies go to the international cartels and their gmo products instead of our farmers.
In contrast to what our politicans say, there is no exemption for the introduction of GMOs whose negatives consequences in terms of health, environment and socioeconomy have been apparent. Turkey is a part of the Cartagena Biosecurity Protocol and international agreements are considered as laws according to the Constitution. Protocol indicates that Turkey should pass its legislation on GMOs and National Biosecurity Law with a scope banning the GMOs.
We demand from our politicians to watch carefully the global anti-gmo movement and scientific work by independent scientist and declare that we will carry our struggle until GMOs will be completely abandoned nationally and globally.
Life can not be patented
No to GMOs Platform
The sale of GMO seeds was abandoned from the French market until the 9th of February 2008 as a result of the resolut struggle of the civil society organizations in France. In the meantime French government will reconsider the environmental and health effects of GMOs and will pass a new law. In this context, French peasant leader Jose Bové and his 15 friends started an hunger strike for a total ban on GMOs. Abdullah AYSU, spokesman of the Platform of Peasant Union Confederation Initiative and Bilge SECKIN will go to France to visit and exchange ideas with Jose Bové and his 15 friends on behalf of the No to GMOs platform.
GMOs (Genetically modified organisms-crops-food) continue entering to Turkey without any control for years.The response of the Ministry of Agriculture to the written proposals is interesting: “We don’t consider analysing the imported products as there is no legislation.”
These responses are also worrying! Because the Ministry of Agriculture has two laboratories to analyse GMOs. Although disfunctional, this number is very important for the relation with the European Union which is very considerate regarding the GMOs. On the other hand, we see the United States of America as the world leader of the GMO production in volume and area. Unfortunately, Turkey buys the majortiy of the GMO products from this country.
Turkey had to import corn from abroad in 2007 as in the past. The 110 thousand tons of the 235 thousand tons were bought from Argentina, second largest producer after the US. A civil society organization that is member of our Platform has analysed the samples of the corns from Argentina and the turned out to be genetically modified. Indeed, every region of Turkey is convenient for corn farming. However, due to lack of policies corn has been bought from abroad and the subsidies go to the international cartels and their gmo products instead of our farmers.
In contrast to what our politicans say, there is no exemption for the introduction of GMOs whose negatives consequences in terms of health, environment and socioeconomy have been apparent. Turkey is a part of the Cartagena Biosecurity Protocol and international agreements are considered as laws according to the Constitution. Protocol indicates that Turkey should pass its legislation on GMOs and National Biosecurity Law with a scope banning the GMOs.
We demand from our politicians to watch carefully the global anti-gmo movement and scientific work by independent scientist and declare that we will carry our struggle until GMOs will be completely abandoned nationally and globally.
Life can not be patented
No to GMOs Platform
Fransizca metin
LEGISLATION DE BIOSECURITE NATIONALE EN URGENCE!
Grâce au combat mené par les ONGs, la vente des semences OGM (Organismes Génétiquement Modifiés) a été bannie en France jusqu’au 9 Février 2008. Le gouvernement français va examiner les effets des OGMs sur la santé et l’environnement et va appliquer une nouvelle législation. Dans ce cadre, le leader des paysans français, José Bové et ses 15 amis ont commencé une grève de faim pour que le gouvernement bannisse complètement les OGMs. Pour soutenir cette lutte, les représentants de la Plateforme Anti-OGM en Turquie, la porte-parole de la Plateforme de Confédérations des Syndicats Agricoles de Turquie, Abdullah AYSU et Bilge SECKIN vont en France pour rencontrer et échanger des idées avec José Bové et ses amis.
Depuis des années, il n’y a aucun contrôle sur l’entrée des OGMs en Turquie. Les réponses du Ministère de l’Agriculture sont intéressantes: “Etant donné qu’il n’existe pas de législation sur la question, il n’est pas nécessaire d’analyser les produits qui viennent de l’étranger.”
Ces réponses sont à la fois intriguantes mais aussi préoccupantes! Car, le Ministère de l’Agriculture possède deux laboratoires pour les analyses génétiques. Ce chiffre est important quand on pense aux relations entre la Turquie et l’Union Européenne (UE), cette dernière étant très sensible aux OGMs, malgré le fait que celles-ci n’effectuent pas d’analyses. D’autre part, la Turquie achète la plupart des produits OGM les plus épandus au monde des Etats Unis, le leader mondial de production et de semances OGM. .
Comme chaque année, la Turquie a été obligée d’importer du maïs. Sur les 235 milles tonnes importées, 110 milles tonnes ont été importées d’Argentine, le deuxième pays de production d’OGMs après les Etats Unis. Une ONG dans le cadre de notre Plateforme a facilité l’analyse des échantillons de maïs venant d’Argentine, et a démontré la présenced’OGMs dans les lots de maïs. Et pourtant, la Turquie peut produire de grande quantité de maïs. Mais, par manque de politique nationale, le soutien qui devrait être apporté à nos paysans est canalisé aux monopoles multinationaux et leurs produits contenant des OGMs.
Contrairement aux paroles de nos bureaucrates, il n’y a plus de laissez-faire à propos de l’accès des OGMs dans notre pays, dont les effets négatifs sur la santé, l’environnement et l’économie ont été clairement articulés. La Turquie a ratifié le Protocole de Cartagena sur la prévention des risques biotechnologiques en 2003 et selon notre Constitution, les conventions internationales doivent être traduites en mesures législatives. Selon la Protocole, la Turquie devrait formuler sa propre législation sur les OGMs .
La plateforme exige que nos politiciens prennent en compte les travaux de scientifiques indépendants et les actions civiles contre les OGMs. La plateforme continuera à agir tant que les OGMs constitueront un danger pour les consommateurs, la nature et les générations futures .
La Vie Ne Peut Etre Brevetée!
Plateforme Anti-OGM, Turquie
Grâce au combat mené par les ONGs, la vente des semences OGM (Organismes Génétiquement Modifiés) a été bannie en France jusqu’au 9 Février 2008. Le gouvernement français va examiner les effets des OGMs sur la santé et l’environnement et va appliquer une nouvelle législation. Dans ce cadre, le leader des paysans français, José Bové et ses 15 amis ont commencé une grève de faim pour que le gouvernement bannisse complètement les OGMs. Pour soutenir cette lutte, les représentants de la Plateforme Anti-OGM en Turquie, la porte-parole de la Plateforme de Confédérations des Syndicats Agricoles de Turquie, Abdullah AYSU et Bilge SECKIN vont en France pour rencontrer et échanger des idées avec José Bové et ses amis.
Depuis des années, il n’y a aucun contrôle sur l’entrée des OGMs en Turquie. Les réponses du Ministère de l’Agriculture sont intéressantes: “Etant donné qu’il n’existe pas de législation sur la question, il n’est pas nécessaire d’analyser les produits qui viennent de l’étranger.”
Ces réponses sont à la fois intriguantes mais aussi préoccupantes! Car, le Ministère de l’Agriculture possède deux laboratoires pour les analyses génétiques. Ce chiffre est important quand on pense aux relations entre la Turquie et l’Union Européenne (UE), cette dernière étant très sensible aux OGMs, malgré le fait que celles-ci n’effectuent pas d’analyses. D’autre part, la Turquie achète la plupart des produits OGM les plus épandus au monde des Etats Unis, le leader mondial de production et de semances OGM. .
Comme chaque année, la Turquie a été obligée d’importer du maïs. Sur les 235 milles tonnes importées, 110 milles tonnes ont été importées d’Argentine, le deuxième pays de production d’OGMs après les Etats Unis. Une ONG dans le cadre de notre Plateforme a facilité l’analyse des échantillons de maïs venant d’Argentine, et a démontré la présenced’OGMs dans les lots de maïs. Et pourtant, la Turquie peut produire de grande quantité de maïs. Mais, par manque de politique nationale, le soutien qui devrait être apporté à nos paysans est canalisé aux monopoles multinationaux et leurs produits contenant des OGMs.
Contrairement aux paroles de nos bureaucrates, il n’y a plus de laissez-faire à propos de l’accès des OGMs dans notre pays, dont les effets négatifs sur la santé, l’environnement et l’économie ont été clairement articulés. La Turquie a ratifié le Protocole de Cartagena sur la prévention des risques biotechnologiques en 2003 et selon notre Constitution, les conventions internationales doivent être traduites en mesures législatives. Selon la Protocole, la Turquie devrait formuler sa propre législation sur les OGMs .
La plateforme exige que nos politiciens prennent en compte les travaux de scientifiques indépendants et les actions civiles contre les OGMs. La plateforme continuera à agir tant que les OGMs constitueront un danger pour les consommateurs, la nature et les générations futures .
La Vie Ne Peut Etre Brevetée!
Plateforme Anti-OGM, Turquie
No comments:
Post a Comment