Wednesday, November 7, 2007

Suyumuzu, Longozumuzu, Balığımızı Koruyalım” Toplantısı

3-4 Kasım 2007 İğneada, Kırklareli

Türkiye’nin en büyük ve önemli subasar ormanları (longozları) Yıldız (Istranca) Dağları’nın Karadeniz’le birleştiği Kuzey-Batı sahilinde yer alıyor. Bu bölge Trakya’nın elde kalmış neredeyse tek doğal alanı. İstanbul ve çevre iller başta olmak üzere en önemli yaz ve hafta sonu turizm merkezidir.

Orman, deniz, akarsu, göl, kumul ve subasar orman olmak üzere 6 farklı ekosistemi bir arada barındıran İğneada Longozları, biyolojik çeşitliliği ve güzelliği ile paha biçilmez ve gelecek kuşaklara miras bırakmamız gereken bir doğal alan.

2500 hektar alanı kaplayan İğneada Longozları bugüne kadar yapılan araştırmalara göre 27 tür ağaç ve ağaççık, 4’ü endemik olmak üzere toplam 671 tür bitki, 221 tür kuş, yaklaşık 50 tür memeli, 35 tür sürüngen, 310 tür böcek, 30 tür tatlı su balığı ve 20 tür ekonomik değeri olan deniz balığı türünün yaşam alanı.

Akarsuların ve longoz sularının denizle karıştığı alanların, balıkların üremesi, beslenmesi ve balıkçılık verimi açısından vazgeçilmez olduğu bilimsel bir gerçektir.

Aynı şekilde bölgenin doğal zenginlikleri ile güzelliği ekoturizm, agro-ekoturizm açısından son derece önemli ve büyük bir potansiyel taşımaktadır.

İğneada Longozları’ndaki akarsular üzerindeki tehdit, milyonlarca yıldır buradaki farklı ekosistemlerde varlığını sürdüren zengin, canlı yaşamla birlikte balıkçılığı ve bölge halkına yeni bir geçim kaynağı sağlayacak olan ekoturizmin gelişmesini de tehdit etmektedir.

TEHLİKELİ PROJELER

Bugünlerde İğneada Longozları’nı tehdit eden iki önemli sorun var:

Bunlardan biri Vize’nin Evrencik Köyü’nde yapılmakta olan Çimento Fabrikası ve çimento yükünün nakledilmisinde kullanılacak olan yol ve kurulacak olan kazıklı iskele.

Diğer sorun ise İSKİ’nin “Istranca Dereleri Projesi”yle İstanbul’a su sağlamak için Rezve Deresi’nden ve Longoz’daki derelerden su taşımak amacıyla yapmayı planladığı boru hattı.

MUHTEMEL TEHDİTLER

İstanbul’a su taşımak üzere yapılacak boruların aynı zamanda yol üzerindeki derelerden de su alması planlanmaktadır. Yaşanmakta olan kuraklık ve küresel iklim değişikliği nedeniyle zaten dünyada bir su dengesi bozulması da sözkonusu iken bu durum Longoz’da %50 azalmış olan suya da ‘el konulması’ sonucu longozun kuruması anlamına geliyor. Kaldı ki, halen yöre halkı İğneada ve köylerinde ciddi bir içme, kullanma ve sulama suyu sıkıntısı yaşamaktadır.
Boru hattının longozu ikiye bölmesi buradaki biyolojik çeşitliliği de tehdit edecektir.
‘Boru hattı’ demek elektrik hattı ve hafriyat için ormana yeni yollar açılması demektir.
Boru hattı için açılan yolun kenarında, geçmişte yapılmış Durusu (Terkos)-Panayırderesi arasındaki boru hattında olduğu gibi erozyon başlatacaktır.
Boru hattı için longozların koruma statüsünün tabiatı koruma alanı statüsünden milli park statüsüne çevrilmesi gibi yumuşatılmaya çalışılması ve sınırlarının değiştirilme çabaları gündeme gelmiştir.
Çimento fabrikasına yük taşımak amacıyla yapılacak liman, deniz ekosistemini ve dolayısıyla da bölge balıkçılığını tehdit edecektir.
Çimento fabrikasına İğneada-Vize arasında karşılıklı nakliye trafiği ayrı bir sorundur. Her gün en az yüz kamyon Vize’den Istranca Dağları’nı kullanarak çimento taşıyacak, İğneada neredeyse bir otoban olacak ve sakin bir yaşam alanı, bir nakliye merkezine dönüşecek, ekoturizm değeri kaybolacaktır.
Çimento fabrikası için yapılacak olan nakliyede İğneada-Vize arasında yaşanacak kamyon trafiği sadece gürültü, çimento tozu ve egzoz kirliliğine yol açmasının yanısıra, yolların fazla rampalı ve virajlı olması nedeniyle trafik kazaları riskini de artıracaktır.
Yaşanacaklar hem akarsuların kuruyarak bitkilerin, kuşların, balıkların burayı terk etmesi, hem de buna bağlı olarak bölgenin temel geçim kaynaklarının yok edilmesi anlamına gelmektedir.
Derelerin sularının alınması sonucu denize besin elementi taşınması engelleneceği için denizde biyolojik üretim düşecek ve buna bağlı olarak balıkçılıktan gelir sağlayan balıkçılar işlerini kaybedeceklerdir. Bu da İstanbul gibi büyük kentlere olan göçü arttıracaktır.

ÇÖZÜM ÖNERİSİ: PLANLAMA VE EKOTURİZM

Bir yandan İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak için Trakya Bölgesi’nden İstanbul’a su taşınması çalışmaları, diğer yandan da çimento fabrikasının inşaat hazırlıkları hızla devam ederken, biz İğneada’nın tüm doğal ve ona bağlı olarak gelişen sosyo-kültürel değerlerini korumak isteyenler İSKİ’nin Rezve Deresi’nden İstanbul’a su taşıma projesinin, çimento fabrikasının ve ona bağlı olarak yapılacak limanın durdurulmasını istiyoruz.

Bölgenin doğal kaynakları korunarak sürdürülebilir bir ekonomik gelişmenin sağlanması için;

Tarım, sanayi ve kentleşme plansızlığı yüzünden Trakya Bölgesi’nde akarsular ve yeraltı rezervleri tükenmektedir. Örneğin borular ve pompa istasyonuyla İstanbul’a su sağlayan Papuçdere Barajı’nda geçen sene bu zamanlarda 24 m olan su seviyesi bu yıl 1-2 metre civarındadır. Ülkemizde su rejimi planlaması vazgeçilmezdir ve yapılan bölgesel planlara bağlı kalmak gereklidir. Su varlığının kullanılmasında Havza Yönetimi prensibi benimsenmelidir.

Istranca Dereleri Su Projesi’nin tamamlanan I. ve II. aşamalarında İğneada Longozu'nun su kaynakları olan küçük nehir vadilerine 7 küçük baraj gölü yapılmıştır ve doğal akışı durdurulan su depolanmak üzere Terkos Gölü'ne pompalanmaktadır. Istranca Dereleri’nden İstanbul'a su getirme projesinin Rezve Deresi ve Bulanık Deresi ayağı (III. ve IV.aşamaları) uygulamaya konmadan önce mutlaka Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) çalışmaları yapılmalıdır. Bu çalışmada gerçek bir ÇED ile tasarlanan proje yerine tasarruf ve kentte yağmur suyu depolama alternatifleri değerlendirilmelidir. İğneadalılar İstanbul’un bu suya ihtiyacı olmadığını düşünmekte ve ÇED’in şeffaf, tarafsız ve katılımcı ekiplerle denetlenebilir bir anlayışla yapılmasını şart koşmaktadır.

Türkiye'nin en verimli topraklarının bulunduğu, I-II ve III. sınıf toprakların toplamının % 73.8'ine vardığı Trakya'da, amaç dışı kullanımlarla yok edilen verimli toprak 457.560 dekara ulaşmıştır. 457.560 dekar verimli alan, Türkiye toprakları ortalama yetenekleri açısından, 120.000 dekar toprak kaybına eşdeğerdir. Aynı şekilde ormanlar da çimento fabrikalarına, kum ve taş ocaklarına feda edilmektedir. Bu nedenle bölgenin doğal kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını da gözetecek Toprak Koruma ve Arazi Planlama Kanunu’nun öngördüğü bir arazi planlaması acilen yapılmalıdır.

Bölgede kum ve güneşi dışlamayan ekoturizm faaliyetlerinin teşvik edilerek geliştirilmesi hem doğal kaynakların korunması, hem yöre ekonomisinin canlanması, hem de gelecek kuşaklara bu değerli mirasın devredilmesi açısından önemlidir. İğneada kitle turizmini değil, ekoturizme dayalı kalkınma modelini benimsemiştir.

Bölgede mantar ve aromatik bitkilerin işlenmesi, arıcılık, konservecilik gibi doğa ile dost geçim kaynaklarının geliştirilmesi için gerekli altyapı çalışmalarının başlatılması ve teşviklerin verilmesi gerekmektedir.

İğneada Limanı ekoturizme dayalı bir yat limanını barındıracak hale getirilmeli, buna karşılık yük limanı olarak zaten var olan Tekirdağ Limanı değerlendirilmelidir.



İĞNEADA’NIN DAMARLARINI KESMEYİN!!!

Bizler akarsularımızı, ormanlarımızı oralarda yaşayan diğer canlıları yok etmenin bedelini ödemek istemiyoruz. Biliyoruz ki su, orman ve orada yaşayan bitkiler ve hayvanlar olmadan biz de var olamayız. Bu yüzden çözüm önerilerimizin dikkate alınmasını istiyoruz.

Su varlıkları, orman, deniz ve toprak hepimiz içindir.
Bugün hepimiz İğneadalı’yız ve İğneada’nın suyu, ormanı, denizi, balığı yok olursa bundan hepimiz etkileneceğiz...


Anadolu Üniversitesi Kırklareli İl Temsilciliği Münir Saygın ( Öğretim Üyesi))
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Doğa Gözcüleri Derneği
Edirne Doğa Sporları Kulübü
GDO’ya Hayır Platformu
Greenpeace Akdeniz Ofisi
Istranca Gençlik ve Doğa Sporları Klübü
İğneada Doğal Yaşamı Koruma ve Bölgesel Yaşamı Destekleme Derneği
Kırklareli Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Kırklareli Köy Koop. Temsilciliği
Kuş Araştırmaları Derneği (KAD)
Limanköy Balıkçı Kooperatifi
Silivri Çevre Derneği
TEMA Vakfı
TEMA Vakfı Kırklareli Temsilciliği
Trakya Turizm Kültür ve Çevre Derneği
Türk Deniz Araştirmaları Vakfı (TÜDAV)

No comments: