Abdullah Aysu
Yazı Dizisi: ÇÖKERTİLEN TARIM: Siyasi partilerin tarıma bakışı
Biegün 14.07.2007
AKP'den önce MHP'nin de ortağı olduğu 57. Hükümet IMF'nin buyruğu ile bir dizi yasa çıkardı. IMF'nin buyruğu ile çıkarılan bu yasalar; Türkiye tarımında tahribata yasal zemin oluşturdu, tahribatı hızlandırdı, artırdı.
MHP, seçim bildirgesinde sanki bu çıkarılan yasalarla ilgisi yokmuş gibi hiç söz etmiyor. Tarımda yabancı tarım ve gıda tekellerini egemen kılacak bu yasaların sonuca ulaşması için öngörülerde bulunuyor. Sözleşmeli üreticilik gibi çiftçileri köleleştirici, alternatif ürün projeleri gibi çiftçileri daha da yoksullaştırıcı öngörülerde bulunuyor, seçim bildirgesinde.
YENİDEN YAPILANDIRMA IMF'NİN
MHP, "Tarımda Yeniden Yapılandırma ve Destekleme Ku-rulu'nun kuruluş amacına uygun olarak çalıştırılması sağlanacak" diyor.
Tarımda yeniden yapılanma IMF ve Dünya Bankası'nın Türkiye tarımı için öngörüsüydü. 1980'den bu yana IMF ve Dünya Bankası'nın bu öngörüsü ülkemiz tarımında uygulandı; her 50 saniyede bir çiftçi mesleğini terk etmek durumunda kaldı.
MHP, "Tarım sektörü üretim işleme ve pazarlama bo-yudarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturulacak" diyor.
Tarım sektöründe bütüncül yapıya kimlerin egemen kılınması düşünüldüğü önemli. Çünkü politik tercihinizi ona göre yapmanız gerekecek. IMF ve Dünya Bankası, tarım sektörünü bütüncül yapıya kavuşturmaya ve bu yapıya da tarım ve gıda tekellerini egemen kılmaya çalıştı, çalışıyor.
"Çiftçilerimizin ürün ve bölge bazında örgüdenerek, üretimden pazarlamaya kadar her safhada güçlü bir konum elde etmelerine imkân sağlamak amacıyla 'Üretici Birlikleri' etkin hale getirilecek" diyor.
AKP'nin çıkardığı bir Üretici Birlikleri Kanunu var. Ancak bu kanunun içeriği üreticiyi bir araya getirmeme he-defli ve IMF ve Dünya Bankası'nın Türkiye tarımında yapmak istediği yeniden yapılan(ma)mayla uyumlu. MHP'nin "tarımda sürdürülen yeniden yapılanma amacına uygun çalıştırılacak" öngörüsüyle etkin hale getirmek istediği, üretici birlikleri öngörüsü birbirleriyle çelişiyor.
DGD'LER ZAMANINDA ÖDENMİYOR
MHP, "Doğrudan gelir desteği, ürünlerin arz ve talebi dikkate alınarak ödenecek" diyor. Doğrudan gelir desteği diğer desteklerin yanında verilmesi gereken sosyal bir yardım. Ancak böyle uygulanmadığı gibi hiçbir dönemde zamanında ödenmedi. MHP'nin doğrudan gelir desteğini şimdi üretim planlaması enstrümanı olarak kullanma öngörüsü yanlış.
MHP, "Doğrudan Gelir Desteği (DGD) doğrudan üreticiye yapılacak. DGD ödemeleri, güzlük ve yazlık ekimlerin gerçekleştirildiği dönemlerde gecikmeden yapılacak. Her yıl için dekar başına doğrudan gelir desteği ödeme miktarı enflasyona paralel olarak arttırılacak. DGD uygulamasının altyapısıyla ilgili olarak; çiftçi tanımı yapılarak ürün bazında küçük, orta ve büyük ölçekli işletme büyüklükleri belirlenecek, çiftçi kayıt ve tapu-kadastro sistemi tamamlanacak" diyor.
MHP, AKP öncesi hükümette, hükümet ortağı idi. DGD'ler o zaman da çiftçiye zamanında ödenmedi. MHP döneminde de sonrasında da çiftçilere gecikmeli olarak verilen DGD'lere gecikme faizi ekleyerek vermedi. Ancak çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarına gecikme faizi uyguladı.
MHP, IMF'NİN BUYRUĞUNDA
MHP, "Sözleşmeli üretim modeli ile bir taraftan çiftçilerimizin ürünlerinin gerçek değeri üzerinden pazarlanması-na, diğer taraftan sanayici, tüccar ve ihra-catçılara sürekli, kaliteli, yüksek standartta, uygun nitelik ve fiyatta hammadde arzına imkân sağlanacak" diyor.
Sözleşmeli üreticilikte şirketler tek taraflı sözleşmeler yapar. Şirketler, ürettirmek istedikleri ürünlere ne kadar fiyat vereceklerini hazırladıkları bu tek taraflı sözleşmelerle üreticiye dayatır. Dolayısıyla sözleşmeli üreticilikle çiftçinin ürünlerinin gerçek değerini bulması mümkün olmaz. MHP hükümet olduğu dönemde Tütün Yasası'nı çıkarttı. Çıkarılan Tütün Yasası sonrasında; TEKEL devre dışı bırakıldı. Şimdi TEKEL tütünde ne destekleme alımı yapıyor ne de destekleme fiyatı açıklıyor. Böylece yaklaşık 583 bin olan tütün üretici sayısı şimdilerde 255 bine geriledi. TEKEL alımda olsaydı şu an tütünün bir kilo fiyatı 20 YTL'den aşağı belirlenmiyor olacaktı. Şimdilerde tütünün kilosu ortalama 6 YTL'ye bile ulaşamıyor. MHP tütün sektörünü izleseydi çıkardığı Tütün Yasası ile tütüncülerin ve üzümcülerin yaşamını nasıl kararttığını görür, yasayı değiştirme vaadine bildirgesinde yer verirdi. Sözleşmeli üretimi bu kadar arzulu savunmazdı. Sözleşmeli üretim, IMF ve Dünya Bankası'nın çiftçileri şirketlere bağımlı kılan, kölesi yapan uygulamadır. MHP de hükümet olduğu dönemde IMF'nin buyruğunun dışına çıkmayan partilerdendi.
MODERN TARIM VERİMSİZDİR
MHP, "Tarımda verimsiz aile işletmeciliğinden, modern esaslara göre faaliyet gösteren işletmeciliğe dönüşüm sağlanacak ve çiftçilerimizin toplumsal refah ve çağdaş hayat şartlarından hak ettikleri payı almaları temin edilecek" diyor.
Tarımda aile işletmeciliği verimsiz değildir. Tarım kesimini giderek verimsizliğe taşıyan endüstriyel üretim tarzıdır. Modern esaslara göre faaliyet gösteren işletmeler, kimyasal gübre, kimyasal ilaç, fosil yakıt, suya duyarlı tohum, antibiyotikleri üretim esnasında kullanır. Modern tarımın kullandığı bu üretim girdileri toprağı, suyu ve havayı kirletir. Üretimin beşiği toprak, bitki ve hayvanların olmazsa olmazı olan su kullanılmaz olur. Tarım sektörü kapanmaz yaralar alır. Modern tarım ile geçici bir verimlilik yakalansa bile elde edilen ürünün getirdiği gelir çiftçiye değil, ilaç, gübre satan şirkete, mazot temin ettiği petrol istasyonuna, tohum şirketlerine ve nakliye sektörüne gider. Çiftçinin eline bir şey kalmaz. Yani modern üretim tarzında "para tren, çiftçi istasyondur". Para uğrar ama beklemez, şirkederin kasasına gider. En kestirme söylemle çiftçi, modern tarım tarzında şirketlerin kölesi olur. Dolayısıyla çiftçi MHP'nin iddia ettiği gibi modern tarım ile refah düzeyini yükseltemez, geriler.
PİYASALAR YABANCILARIN DENETİMİNE
MHP, "Hububat, tütün, et, şeker ve süt piyasalarında denetim etidnleştirilecek, tarımsal ürün ve üretimde kullanılan girdilerin piyasa şartları ile üretiminin sürdürebilirlili-ği tanzim edilerek denetlenecek" diyor.
Çıkarılan Şeker Yasası ile şeker piyasasının denetimini yerli ve yabancı şirketlere veren MHP'nin de ortağı olduğu 57. Hükümet idi. MHP, DSP ve ANAP ile birlikte çıkardığı Şeker Yasası sonrasında; pancar üreticileri, yaklaşık olarak 2 milyon dekar arazide artık pancar ekemiyor. 175 bin üretici, çiftçi üretim dışına çıkarıldı, artık pancar üretemiyor. Pancar üreticileri aile başına 1,8 milyar gelir kaybına uğradı, yoksullaştı(rıldı). 200 bin büyük baş hayvanın yaş küspe ihtiyacı karşılanamıyor. Şeker fabrikalarında çalışan işçiler işlerinden ve aşından oldu. 18 milyon ton olan şekerpancarı üretimimiz yarıya yakın azaldı ve n milyon tona geriledi. Ülkemiz çevresel/ekolojik dengesi, azalan şekerpancarı üretimi oranında bozuldu. Çünkü bir dekar şeker-pancarının sağladığı oksijen 3 dekar çam ormanına eşit. Kısacası yasa; şekerpancarı üreticilerini yoksullaştırdı. Fabrika işçilerini işinden etti. Besiciliği geriletti. Ekolojik dengenin bozulmasına neden oldu.
Tütün üretiminde ve pazarlanmasına çiftçileri değil yabancı tütün ve sigara tekellerini yine MHP'nin ortağı olduğu 57. Hükümet çıkardığı Tütün Yasası ile egemen kıldı. Et ve süt piyasasını düzenleyen kurumları DYP-SHP hükümeti özelleştirerek ortadan kaldırmıştı. Sonra hükümet olan MHP bu konuda hiçbir çözüm üretmedi. Şimdi çözüm öngörüsünde bulunuyor, o nedenle inandırıcı gelmiyor. MHP'nin yaptıkları yapacaklarının teminatıysa o zaman tarım şirketleşecek ve çiftçilerin topraklarından kopma süreci artarak devam edecek diyebiliriz.
TÜTÜN VE ŞEKERPANCARI ALTERNATİFSİZ
MHP, "Tarımsal ürün planlamasına katkı sağlayan alternatif ürün projesi kapsamında yapılan desteklemeler yaygınlaştırılacak" diyor. Alternatifini aradığımız ürünlerimiz hangileri? Şekerpancarı, tütün ve fındık... Şekerpancarı ve tütün ürünleri için niye alternatif arıyoruz? IMF ve Dünya Bankası istedi diye. Peki, bizim şekerimiz sağlıksız mıydı? Hayır! Tütünümüz fazla mıydı, sağlıksız mıydı? Hayır! Niye bunlara kota getirdik? IMF ve Dünya Bankası öyle istiyor diye. IMF ve Dünya Bankası'nın bu isteklerini kim yerine getirdi? İçinde MHP'nin de olduğu 57. Hükümet. Tütün ve şekerpancarı yerine ikame edilecek alternatif ürün arayışı yararlı bir çö-zümmüş gibi bildirge vaatleri arasına yazan kim? MHP!
SÖYLEMDE MİLLİYETÇİ, ÖZDE IMF'Cİ
MHP, söylemde IMF ve Dünya Bankası karşıtı ancak Türkiye tarımına yabancı tarım ve gıda şirketlerini egemen kılmak için IMF buyruğuyla tarımda tahribatı artıracak yasaları ardı ardına çıkaran koalisyon partilerinden biri. MHP, Tütün ve Şeker Yasalarını ülkemiz tarım gerçeğine uygun, çiftçilerin çıkarını gözetecek şekilde yeniden düzenlemeyi vaat etmiyor; alternatif ürün projesi öneriyor. Bu konuda yaptıkları yanlışı kabul etmiyor ve özeleştiri yapmıyor.
Fındığın durumuna gelince; fındığın ovalarda ekimini yasaklayan yasamız zaten var. Ama hükümetlerin biri geliyor, diğeri gidiyor, uygulayan yok.
BİRLİKLER YASASINI DA MHP ÇIKARTTI
MHP, "Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin modern işletmecilik prensipleri doğrultusunda rasyonel çalışmaları sağlanacaktır. Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçilerin finansman ihtiyacını karşılayabilecek laırumsal bir yapıya kavuşturulacak" diyor.
Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri'nin nasıl çalışacaklarına üyelerinin genel kurullarında seçtikleri yöneticileri karar verme yetkisine sahip. Birliklerin nasıl çalışacaklarına müdahale etme isteği kooperatiflere antidemokratik bir yaklaşımdır, yanlıştır. Birliklerin yasasını düzelteceğiz, özerkleştireceğiz diyerek değiştiren MHP idi. 57. Hükümetin Birlikler hakkında çıkardığı kanun ile içinden çıkılmaz bir hale sokuldu. Birliklerde şimdi Dünya Bankası'nın fikirleri cirit atıyor. Birlikler, MHP'nin de koalisyon ortağı olduğu 57. Hükümetin çıkardığı Birlikler Yasası nedeniyle çiftçilerin aleyhine şirketlerin lehine tasarlanıyor, düzene sokuluyor.
* * *
Saadet Partisi ve tarım
SAADET Partisi tarımdaki kötü gidişatın faturasını IMF ve IMF'nin dediklerini harfiyen uygulayan hükümetlere çıkarıyor. Tespit yerinde ve doğru. SP de diğer birçok parti gibi tarımdaki üretim modelini ve tarım ile gıdaya kimin/kimlerin egemen olması gerektiğinden söz etmiyor. Döneminde tarıma yaptığı desteklerden söz ederek, "geçmişte yaptıklarım yapacaklarımın teminatı" der gibi. SP, "Bütçenin transfer tertibinden tarımsal destekleme 1996'da yıllık 38 trilyon öngörülmüşken, ikinci yarısında yıllık 60 trilyon olarak gerçekleştirildi. 1997'de ise yıllık 95 trilyon olarak gerçekleştirildi" diyor.
SP, yukarıda verdiği rakamlarla tarıma bütçeden daha fazla pay hükümediğimiz döneminde verildi diyor. Tarımın desteklenmesi iyi, ancak tek başına tarımı doğru rotaya oturtmak için yeterli değil.
SP, "Birlikler ve TMO'nun köylüye verdiği ürünlerin bedeli 1995'te 43,5 trilyon iken, 1996'da 136 trilyona çıkarıldı. Yani 312 artırıldı" diyor.
SP, hükümetliği döneminde dolaylı ve dolaysız destekleme alımları için çok para ayırdığını söylüyor, doğru. Ancak DSP- MHP-ANAP hükümeti döneminde dolaylı destekleme alımların yapılmaması için kanun çıkarıldı. Bu konuları nasıl aşacağı konusunda görüş belirtmemiş. SP'nin hükümet olduğu dönemden bu yana köprünün altından çok sular geçti. Bu kadar tahrip edilmiş tarım için şimdi ne yapacaklarını net anlaşılır anlatmaları gerekiyor.
* * *
ÖDP ve tarım
ÖZGÜRLÜK ve Dayanışma Partisi'nin tarım öngörülerinin birçoğu doğru ve önemli. Tarımsal alanda çalışan kadınlar için söyledikleri hiçbir partinin seçim bildirgesinde yer almıyor. Tarımda çalışanlar için eksiksiz sosyal güvenlik istemeleri her partinin üzerinden atladığı bir konu. Tarımda çalışanlara yönelik öngörüleri emekten yana parti olduklarını gösteriyor. Ayrıca Tohumculuk Yasası'nm yürürlükten kaldırılmasını ve diğer birçok öngörüleri çiftçiden yana şirket tarımcılığına karşı olduklarını gösteriyor. Ancak biyodizel ve biyoetanole ilişkin öngörüleri en başta kendilerinin savunageldikleri "Başka Bir Dünya Mümkün" görüşlerine aykırı.
MALİYETLERİN ÜZERİNDE FİYAT
ÖDP, "Tarımda küresel şirkederin sözcülüğünü yapan IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nün politikaları değil, onların örgütierinin katılımıyla oluşturulacak demokratik ve sosyal bir tarım programı uygulanacak. Tarımda destekleme alımları sürecek. Tarım ürünlerinin fiyatları maliyetin üzerinde belirlenecek. Doğrudan Gelir Desteği, üretim planlaması için ek olarak verilecek" diyor.
Küresel kapitalizm için tarımı düzenleyen IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü politikaları yerine tarımdaki örgütie-rin katılımıyla demokratik, sosyal bir tarım programı öngörüleri doğru. Doğrudan gelir desteğine ilişkin öngörüleri doğru ancak gecikmeli olarak ödenen doğrudan gelir desteklerine yönelik söz söylememeleri eksiklik.
TOHUM YASASI KALDIRILACAK
ÖDP, "Çiftçiliği meslek olmaktan çıkarmaya yönelik Tohum Yasası gibi yasalar yürürlükten kaldırılacak" diyor. Tohum Yasası'nı yürürlükten kaldırmak için yazdıkları gerekçe doğru gerekçe. Şirket tarımcılığını benimsemediklerini gösteren doğru bir yaklaşım.
ÖDP; "Genetik Olarak Değiştirilmiş organizmaların (GDO) üretimini ve ithalini yasaklayan, halk sağlığını ve ekolojik dengeyi esas alan Biyogüvenlik yasası çıkarılacak. Küresel şirkederin endüstriyel gıda üretimi karşısında, küçük üreticinin hâkim olduğu ve ekolojik esaslara dayalı küçük aile üretimini esas alan sürdürülebilir köylü tarımı desteklenecek" diyor.
Küçük üreticileri destekleme öngörüleri ve koşulu olan ekolojik esaslara dayalı destekleme öngörüleri ÖDP'yi diğer partilerden farklı kılıyor. Aynı zamanda yalnızca şirket tarımcılığına öylesine karşı olmadığını, ekolojik üretim tarzından yana açıkça taraf olduğunu belirterek gösteriyor.
EKSİKSİZ SOSYAL GÜVENCE
ÖDP, "Küçük üreticiler başta olmak üzere düşük faizli tarımsal kredi genişleyerek sürecek. Köylülerin sosyal güvenliği eksiksiz olarak garanti altına alınacak. Tarımdaki kadınların emeği ücret-lendirilip sosyal güvenlik kapsamına alınacak. Köylü kadınların kırsal alana yönelik olarak uygulanacak teşviklerden öncelikli olarak yararlanmasının önü açılacak. Kırsal bölgedeki kadınların eğitim alabilmesine öncelik verilecek" diyor.
Tarımda çalışan kadınlara yönelik öngörüsü olan tek parti olmanın yanında köylüler için eksiksiz sosyal güvenlik isteyen bir parti.
ÜRETİCİLERE ÖRGÜTLENME HAKKI
ÖDP, "Üreticilerin sendika ve demokratik kooperatifler içerisinde örgüdenmesi ve yönetime doğrudan katılımları güvence altına alınacak. Tarımın ve canlı yaşamın temel unsurları toprak ve suyun korunması için tüm çalışmalar yapılacak" diyor.
Tarım kesiminin örgüdenmesini öngörerek örgütlü toplumdan yana olduğunu gösteriyor. Tüm canlılar için toprağa ve suya sahip çıkıyor. Arazi sulaması için kaynak aktarılacak derken büyük barajlar mı yoksa sürdürülebilir su tutma ve doğru, adaletii su yönetme konusundaki görüşleri belli değil.
AMAÇ DIŞI KULLANIMA SON
ÖDP, "Tarıma destekle üreticinin sırtından, yüksek fiyat politikalarıyla değil, bütçe kaynaklarından yapılacak. Özellikle bazı temel gıda maddelerinin yoksul şehirli ve köylülere ucuz fıyatia ulaşması sağlanacak" diyor.
Tarım destekleri konusunda söyledikleri anlaşılır değil, karışık. "Gıdanın yoksul şehirli ve köylülere ucuz fiyada ulaşması sağlanacak" sözleri ortalama söylemler, diğer partilerinki gibi.
ÖDP, "Tarımsal alanların ve ormanların yapılaşma ya da sanayi tesisleri kurma yoluyla amaç dışı kullanımına son verilecek, tarım ve orman arazilerinin bütünlüğü sağlanacak" diyor.
Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına karşı olmak güzel. "Tarım ve orman arazilerinin bütünlüğü sağlanacak" öngörüsü doğru ama eksik. Doğrusu biddsel üretim, hayvan yetiştiriciliği ve orman arazilerinin birlikteliği olmalı.
ENERJİ TARIMI YANLIŞ
ÖDP, "Enerji tarımına önem verilecek, biyoyakıt oranı yüzde 7'ye çıkarılacak. Enerji ve tarım politikaları birlikteliği sağlanarak tarımda istihdam alanı yaratılacak" diyor.
Biyoyakıta dayalı tarım politikaları birlikteliği istihdam yaratmaz, daraltır. Çünkü biyoyakıt amaçlı tarımsal üretim mono/tek tip ekim gerektirir. Tek tip ekim ise endüstriyel üretim tarzını zorunlu kılar. Endüstriyel üretim tarzı da; toprak, su ve biyoçeşit-Iilik için risk oluşturur. Endüstriyel tarım tarzı yoğun mekanizas-yon kullanır. Dolayısıyla endüstriyel tarım; daha az insanla çok iş yapmanın diğer adıdır. Ayrıca biyoyakıt üretimi için gıda üretiminde kullanılan topraklar ayrılır. Bu da, gıda fiyatını artırır. İnsanların ve hayvanların beslenmesi için ekilen toprakların otomobillerin deposuna yakıt üretmesi için ekilmesi anlamına gelir ki; kabul edilemez.
No comments:
Post a Comment