Abdullah Aysu
Yazı Dizisi: ÇÖKERTİLEN TARIM: Siyasi partilerin tarıma bakışı
Birgün 13.07.2007
Demokrat Parti seçim bildirgesinde, kendisinin de söylediği gibi geçmişi olan bir parti. Geçmişi bilindiği üzere Adalet Partisi ve Doğru Yol Partileri'dir. Adalet Partisi yıllarca köylünün oyunu alarak hükümet oldu. Türkiye tarımına yön verdi. Doğru Yol Partisi de Adalet Partisi'nin devamı olarak daha sonra siyaset sahnesindeki yerini aldı. Doğru Yol Partisi de bugün Demokrat Parti adıyla yoluna devam ediyor. Demokrat Parti Seçim Bildirgesi'nde AP ile DYP'nin mirasçısı olduğunu söylüyor. İsimleri değişik ama fikri birliği ve devamlılığı bakımından aynı olan bu üç partiyi yaptıklarıyla ele almak bugünkü DP'nin ne yapacağını anlamamıza yarayacak.
TARIMIN VEBASI: GDO
DP, "Organik tarım, seracılık, genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar gibi konuların modern bir yaklaşımla ele alınmasını çok önemli buluyoruz" diyor.
Organik tarımla genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar aynı konu içerisinde ele alınmaz, alınmamalıdır da. Çünkü bu iki konu birbirini reddi olan zıt konular. Ayrıca genetiği değiştirilmiş organizmaları, dünya ölçeğinde birkaç tohum tekeli dışında tarımı modernleştirecek bir gelişme olarak gören başka bir kesim veya topluluk yok. Genetiği değiştirilmiş organizmalar, dünyada tarımın ve doğanın felaketi olarak görüldüğü için her kesim ve topluluk tarafından karşı duruluyor. Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) verimliliği artıran değil azaltan, biyo-çeşitlilik için büyük risk olması bakımından tarım sektörünün günümüzdeki korkulu rüyası/vebası olarak görülüyor, değerlendiriliyor.
SİSTEM ÇÜRÜMÜŞ DURUMDA
DP, "Hayvan kaçakçılığı, şeker, et başta olmak üzere tarım ürünlerinin kaçakçılığı önlenecektir" diyor. Tarımsal ürün kaçakçılığını önleyeceğim söylemi hem güzel hem de zaten devletin asli görevi olan bir şeyin seçim vaadi olarak dillendirilmesi kaçakçılığın sistem çürümüşlüğünü göstermesi açısından üzücü, iç içeliğini göstermesi bakımından da öğretici.
SEÇİM FINDIK İLE BESLENİYOR
DP, "Demokrat Parti, dünya fındık üretiminin yüzde 75'ini, ticaretinin de yüzde 85'ini gerçekleştiren ülkemizin, bu avantajlarını kullanacak ve üretici refahı esaslı fiyat politikası uygulayacak. Çünkü DP, fındığa sahip çıkmanın Karadeniz'e sahip çıkmak, Karadeniz'e sahip çıkmanın da Türkiye'ye sahip çıkmak olduğu inancındadır" diyor.
AKP fındık üreticilerini mağdur ettiği için fındık, seçimin mazot fiyatıyla birlikte baş konusu oldu. 22 Temmuz seçimleri fındık ile besleniyor, mazot ile yürüyor dersek abartmış olmayız. Fındık elbette ki hem ülkemiz hem de Karadenizli üreticisi için önemli. Ancak fındığın sorunu yalnızca fiyat sorunu değil ki! Fındık üreticilerinin sorunu örgütleri olan FİSKO-BİRLİK'in yönetimlerinin demokratik belirlenememesi ve demokratik yönetilememesiyle FİSKOBİR-LİK'in fabrika ve depolarının özelleştirilme tehdidi altında olmasıdır.
FİSKOBİRLİK gibi diğer tüm birliklerin fabrikalarının özelleştirilmesi fikri, DYP eski Genel Başkanı Tansu Çiller'indir. Bu fikri yasallaştıran DSP-CHP-ANAP hükümetidir. Yasayı kaldıracağım diyerek oy isteyen oyları aldıktan sonra yasayı değiştirmeyerek uygulayan AKP'dir. Bu partilerin tamamı Dünya Ban-kası'nın öngördüğü birliklerin tasfiyesi planının parçalarını uygulayan partiler. Bu nedenle ben daha iyi fiyat veririm yarışı, hiçbir partiyi bu konuda vebalden ve yanlışından arındırmıyor.
Yasayı değiştirmek, yani birliklerin demokratik yapılara ve yönetimlere kavuşturulması ve özelleştirme tehdidinden kurtarılması için yasanın yeniden düzenlenmesi, tarımın ve tarımcıların acil çözüm bekleyen ihtiyaçlarıdır.
HAYVANCILIĞI ÇÖKERTEN DYP-SHP
DP, "Hayvancılık primleri (damızlık yetiştiriciliği, besi hayvanı, süt, düve-buzağı) artırılarak peşin ödenecek, küçükbaş hayvancılık da prim kapsamına alınacak" diyor. Geçmişte DYP, SHP ile EBK, SEK, YEM SANAYİ gibi hayvancılık piyasasını düzenleyen kurumları özelleştirmişti. Bunları yeniden oluşturup, göreve başlaması gerekiyor. DP'nin bu özelleştirmeler nedeniyle hayvancılığa ilişkin söylediği her söz, karın üzerine yazılmış sözler olarak görülüyor; inandırıcı olmuyor.
KABA YEM DESTEĞİ HEMEN
DP, "Kaba yem destekleri hemen başlatılacak, mera ıslahları devam ettirilecek" diyor. Mera ıslahı için çiftçilerin brüt ürünlerinden devlet tarafından yüzde 1 oranında kesinti yapılıyor. Bu nedenle devlet köylüden aldığı parayla yaptığı bu görevin planını, her yıl ne kadar alanı ıslah ettiğini köylülere açıklamalı, bir sonraki yılda ne kadar alanı ıslah etmeyi öngördüğünü köylülerle tartışarak belirlemeli.
PRİM ÖDEMESİ PEŞİN YAPILACAK
DP, "Yağlı tohumlu ürünler, zeytinyağı ve pamuk prim miktarı üretim yılı öncesinden açıklanacak prim ödemesi peşin yapılacak" diyor.
Tarımsal ürünlerde uygulanan primlerin düşük tutulması ve peşin ödenmemesi ülkemiz tarımının kronik sorunu. DP'nin primleri peşin ödenmesi öngörüsü yerinde.
BELİRSİZ YUVARLAK BİR SÖYLEM
DP, "Gübre, ilaç, tohumluk ve hayvan yemi fiyatları rekabet gücünün artırılabilmesi için dünyayla uyumlu hale getirilecek" diyor. Gelişmiş ülkelerin üretim girdilerine uyguladığı destek ile azgelişmiş ülkelerin uyguladığı destek arasında dağlar kadar fark var. Üretim girdilerini dünyayla uyumlu hale getirmek belirsiz yuvarlak bir söylem. Çiftçinin ihtiyacı; kullandığı üretim girdisine gelişmiş ülkelerin yaptığı destek oranında destektir.
VERGİ ALMAMAK YETMEZ
DP, "Sulama suyu elektriği ile hayvancılıkta kullanılan elektrikten vergi alınmayacak" diyor. Sulama suyu elektriği ile hayvancılıkta kullanılan elektrik önemli üretim girdisi. Sadece vergiden muaf tutulması üretimin tekerleğini çevirmek ve doğru yönde ilerletmek için yeterli olmaz, sübvanse edilmeli.
ULUSAL PROGRAM UYGULANACAK MI?
DP, "Tarımdaki çiftçi örgütlenmelerinin ve sivil toplum kuruluşları ile üniversitelerin katılımıyla Milli Tarım Politikası Belgesi hazırlanacak ve süratle mevzuat uygulaması dahil yürürlüğe konulacak" diyor.
AB İlerleme Raporları'nın öngörüsüyle Ulusal Programlar yapıldı. DP olarak, Ulusal Programı uygulayıp uygulamayacağınızı çiftçiler bilmek istiyor. Bunda açıklık yok. DP'nin Milli Tarım Programı'nın, AB İlerleme Raporları sonucu hazırlanan Ulusal Tarım Programı dışında ne öngördüğü de belirsiz.
YİNE İHRACAT YANLIŞLIĞI
DP, "İhtiyacımız olan ve ihraç avantajımız bulunan ürünler teşvik edilecek" diyor. DP de diğer partiler gibi tarımsal üretimi ihracata yönlendirmek gibi bir yanlışın içerisinde.
DP DE SÖZLEŞMELİ ÜRETİMDEN YANA
DP, "Sözleşmeli üretim tarım ve hayvancılığın her alanında teşvik edilecek" diyor. Sözleşmeli üretimi destekleyeceğiz deniyorsa o zaman devlet eliyle üretim planlamasından söz etmemek gerekiyor. Çünkü ikisi birbirinin tamamlayıcısı değil, yok edicisi olan ayrı iki tarz. Ama seçim bildirgesinde hem sözleşmeli üretimden hem de üretim planlamasından söz ediliyor.
YABANCILAR ALTERNATİF GÖRÜLÜYOR
DP, "Tarım ürünlerindeki kota uygulaması kaldırılacak, kota yerine alternatif ürünler teşvik edilip desteklenecek ve bu ürünler alım garantisi kapsamına alınacaktır" diyor. Kota tütünde ve şeker pancarında uygulanıyor. Tütün, hem gelir hem de yetiştirildiği toprak ve iklim koşulları gereği alternatifi olmayan bitkidir. Şeker-pancarının alternatifi tatlandırıcıda hammadde olarak kullanılan mısır. O zaman mısır üretimine ağırlık verilecek, dolayısıyla tatlandırıcı firmalarının önü açılacak ya da açacağız demiş oluyor. Diğer bir deyişle "alternatif ürün" diyerek aslında kendi fiyat düzenleyici alım ve pazarlama kurumlarımız yerine yabancı tarım ve gıda tekelleri alternatif olarak görülüyor.
* * *
İşçi Partisi ve tarım
İŞÇİ Partisi, tarıma ilişkin görüşlerini seçim beyannamesinde Avrupa Birliği ve ABD'nin güdümündeki tekellerin reddiyesi üzerinden kurmuş. Tarımı tarımcı yönlendirsin diye bir öngörüsü yok. Türkiye tarımını sadece yerli sanayiye hammadde üretecek bir sektör gibi görüyor ve değerlendiriyor. Yani "Milli sanayicimiz çiftçiyi sömürebi-lir", "yabancı sanayici sömüremez" üzerine görüşlerini odaklıyor adeta. Ne yerli ne de yabancı sanayici tarafından çiftçi sömürülmesin demiyor.
ÜRETİCİ KORUNACAK
İşçi Partisi "Üretici korunacak ve desteklenecek" diyor. Bunu bütün partiler söylüyor. Seçim öncesi başka bir şey söylemesi hiçbir partiden beklenmiyor zaten.
BAŞKA MEKANİZMA ÖNERİSİ YOK
İşçi Partisi, "Avrupa Gümrük Birliği'nden çıkacak" diyor. Bu siyasal bir partinin siyasal bir tercihidir, saygı duyulur. Ancak Avrupa Birliği ile tarımsal ticareti sürdürmek için İP'in Gümrük Birliği yerine başka bir mekanizma önerisi yok. Türkiye tarımsal ihracatının yüzde 50'inden fazlasını AB'ye yapıyor. Üzerinde iyi düşünülmesi gereken bir konu diye düşünüyorum.
GÜMRÜK KORUMASI
İşçi Partisi, "... Tarım ve ticaretimizi gümrüklerle koruyacağız" diyor. Gümrük Birliği'nden çıkmak yerine gümrük vergileriyle bir tartışma ve çözüm üretme girişimleri olabilir.
EGEMENLİK ÜRETİCİDE OLSUN
İşçi Partisi, "Başta tarım ürünleri olmak üzere Türkiye'de yeterince üretilebilecek malların, lüks tüketim maddelerinin ve ikame edilebilen malların dışalımına son verilecek; yerli üretimin verim ve kalitesinin artırılması için tarım ve sanayi desteklenecek" diyor.
Türkiye'nin iklim koşullarında üretilebilecek ürünlerin ithal edilmemesi ve içerde bu ürünlerin yetiştirilmesi için destek verilmesi doğru yaklaşım. Ancak tarım ve sanayinin ayrı düşünülmesi ve desteklenmesi doğru yaklaşım değil. Çiftçinin ürettiği ürünü kooperatifleri aracılığıyla işlemesi ve işlenen bu ürünlerin raflara kadar çiftçilerin örgütleri olan kooperatifleri aracılığıyla ulaştırılması doğru bir yaklaşımdır. Bu bağlamda kooperatife bağlı sanayinin gelişmesi için desteklenmesi doğru olur. Böylece üretimden pazara şirketler değil, üreticiler egemen olur ve o zaman üretici hem özgürlüğünü kazanır hem de sömürüden kurtulur.
TARIMDA FİYAT BELİRLEMESİ ÖNEMLİ
İşçi Partisi; "Tarım üretimi desteklenecek. Tarıma yılda 11 milyar YTL destek vererek, çiftçiye bir liradan ucuz mazot, ucuz gübre, ucuz tarım ilacı, tohumluk, damızlık, ucuz tarım kredisi sağlayacağız. Tarım tekniğinin geliştirilmesi ve kooperatifleşmeyle çiftçi ekonomisini canlandıracak ve ülkeyi yeniden tarım ürünlerinde kendine yeterli ve gıda güvenliğine sahip ülke haline getireceğiz. Bunun için AB ve IMF dayatmaları reddedilecektir. Tarım ürünlerine, üretimi özendiren değer fiyat verilecek. Tarıma destek siyasetleri bir yıl öncesinden ilan edilecek" diyor.
Tarımda fiyat belirlemesi ve fiyat desteği elbette önemli ancak üretilen ürünlerin tüketiciye ulaşana kadar ki sürecin her aşamasında kimlerin egemen olduğu/olacağı daha önemli...
* * *
Türkiye Komünist Partisi ve tarım
TKP, tarım konusunda çok bir şey söylemiyor. Söyledikleri de ortalama söylemler olduğu için yorumlamak pek mümkün olmuyor. Dünyadaki tüm duyarlı kesimlerin uzaklaştığı terk etmeye çalıştığı; endüstriyel tarımdan yana olduğunu ifade ediyor. Kısa yazılmış bildirgesinde karmaşa fazla. Tarım politikalarının yabancısı ve acemisi olduğu bildirgelerinde yazdıklarından görülebiliyor.
TKP, "Tarımı geliştirme merkezleri kurulacak" diyor.
Tarım hangi yönde geliştirilecek yani endüstriyel tarım konusunda mı yoksa sürdürülebilir köylü tarımını geliştirmek için mi tarım geliştirme merkezleri kurulacak belli değil. Bu nedenden dolayı yorum getirmek mümkün olmuyor.
TKP, "Ülkemize uygun bir ürün politikası geliştirilecek" diyor.
Ülkemizde yetişen ürünler ve flora belli. "Ülkemize uygun bir ürün politikası geliştirilecek" anlaşılır bir şey değil. Bununla ne anlatılmak istenmiş anlaşılmıyor. Eğer "ülkemize uygun bir tarım politikası geliştirilecek" denmek istenmişse o zaman milli bir tarım politikası mı bağımsız bir tarım politikası mı yoksa bağımsız demokratik bir tarım politikası mı uygulanacak belirsiz.
TKP, "Yerli tohum merkezleri oluşturulacak" diyor.
TKP, "Yerli tohum merkezleri oluşturulacak" diyor.
Yerli tohumlar yerel bölgelerde var. Onlar belki bir ağ biçiminde organize edilebilir ama AKP'nin çıkardığı Tohumculuk Yasası tohumculuk alanında birçok kısıt getiriyor. Bu konuda her hangi bir öngörüsü yok TKP'nin.
TKP, "Tarımsal üretimde en gelişkin teknolojiler kullanılacak" diyor.
Tarımda gelişkin teknolojiler kimyasal ilaç, kimyasal gübreler ve fosil yakıtla genetiği değiştirilmiş tohumlarla yapılan üretim tarzını kapsayan bir kavram. Bu üretim tarzı da toprağımız, yeraltı ve yerüstü sularımızı kirletici, küresel ısınmayı artırıcı, insan sağlığı için risk oluşturucu bir üretim tarzıdır. Dünyadaki tüm kapitalizm karşıtlarının karşıtı oldukları bir üretim tarzıdır. TKP "tarımsal üretimde en gelişkin teknolojiler kullanılacak" öngörüsüyle kapitalizm karşıtlarıyla arasını açıyor, kapitalistlerle açısını daraltıyor, aynılaştırı-yor, demektir.
TKP, "Tüm köylüleri kapsayacak bir kooperatifleşme hareketi başlatılacak" diyor.
TKP, "Tüm köylüleri kapsayacak bir kooperatifleşme hareketi başlatılacak" diyor.
Kooperatifleşme hareketi başlatması doğru bir yaklaşım.
No comments:
Post a Comment