Wednesday, May 2, 2007

KUŞ GRİBİ, KÖY TAVUĞU VE KÜRESEL TEHDİT ÜZERİNE


Prof. Dr. Tayfun Özkaya
tayfun.ozkaya@ege.edu.tr
0532 4808365

Yoksul Mısır köyüne giren askerler köylülere ait tavukları acımasızca katlettiler. Tarih Şubat 2006’yı gösteriyordu. Mısır tarım bakanı “dünya büyük çiftliklere doğru gidiyor.” diyerek geleneksel tavukçuluğu ve göçmen kuşları, kuş gribinin sorumluları olarak ilan ediyordu. Türkiye’de aynı tarihlerde Mısır kadar geniş ölçekli olmasa da birçok köyde köy tavukları yok ediliyordu. Sağlık Bakanı Akdağ ise “kesin ve sürekli çözüm bunları kesmek” demekte idi. Aynı tarihlerde Cumhuriyetin tarım ekine yazdığım yazıda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve büyük tavukçuluk firmalarını köy tavukçuğunu yok etmemeleri için uyarmış idim. Geçen bir yıl içinde yayınlanan araştırmalar haklılığımızı kanıtladı. Mike Davis’in bugünlerde ülkemizde de çevirisi yayınlanan “Kuş Gribi: Kapımızdaki Canavar” adlı kitabında da yazdığı gibi Tayland hükümetinde önemli bir yeri olan dev endüstriyel tavuk firmalarının sahipleri kuş gribi salgınında hemen harekete geçtiler. Amaç tavukların açık havada beslendiği küçük çaplı tesisleri yok etmekti. Türkiye’de de benzer çevreler krizi kendileri için bir fırsata dönüştürmek üzere köy tavukçuluğuna saldırmaya başlamışlardı. Köylüyü düşünen yoktu. Amaç köy tavukçuluğunu yok ederek yeni müşteriler kazanmaktı. Bu taktiği benzer çevreler bütün dünyada uyguladılar.

Halbuki Grain adlı saygın kuruluşun web sayfasında da belirtildiği gibi birçok bilim insanı suçun köy tavukları ve göçmen kuşlara atılmasına katılmamaktadır. Kuş gribi salgınları büyük çiftliklerde birçok defalar çıkmıştır. Avustralya, ABD, İngiltere, İtalya, Şili, Hollanda bunlardan sadece bazılarıdır. Hollanda’da 2003’de tamamen endüstriyel büyük çiftliklerde çıkan kuş gribi salgını bir veterinerin ölümüne bile yol açmış idi. Virüs tavukların kendi arasında ve diğer hayvanlar arasında yayılırken melezlenmekte, evrim geçirmekte ve değişmektedir. Virüs şu anda bulaştığı kuş veya tavukları öldürmekte ancak insana geçişi çok zorlukla olmaktadır. İnsandan insana geçtiği ise henüz yeterince kanıtlanmamıştır. Eğer virüs insandan insana kolaylıkla geçecek şekilde evrim gösterirse, milyonlarca insanı öldürecek bir salgın kapıda demektir. Henüz bu noktada değiliz, ancak bu olmayacak bir şey de değildir. Kuş gribi üç şekilde evrim göstermektedir. Birincisi mutasyon denilen yoldur. İkincisi reassortment üçüncüsü ise rekombinasyon denilen yollardır. Bir kuş gribi virüsü bir insan hücresine girdiğinde ve insanlarda yayılan grip virüsleri ile karşılaştığında melezlenmektedir. Bu şekilde kuş gribinin insandan insana geçme kabiliyeti kazanması mümkündür. Bu ise felaket olacaktır. Aynı zamanda yoğun insan nüfusu ve ilişkiler virüsün insana geçebilir yönde evrimleşmesine yol açmaktadır. Çok sayıda hayvanın bulunduğu kümeslerde virüsün evrimleşme hızı müthiş düzeylere çıkmaktadır. Endüstriyel tavukların genetik yönden nerede ise birbirinin kopyası olduğunu, biyoçeşitliliğin olmadığını da dikkate alalım. Tersine küçük kümeslerde biyoçeşitlilik fazladır, açıkta gezinme ve hayvan sayısının azlığı ve bunların ürünlerinin yerel olarak tüketilmesi, virüsün evrimleşmesini ve yayılmasını kısıtlamaktadır. Hâlbuki büyük çiftliklerde virüs hızla çoğalmakta, ürünler ve atıklarla dünyaya yayılmaktadır. Bazı büyük çiftliklerin ürünleri olan yumurta veya piliçler bir gün içinde dünyanın dört köşesine yollanmaktadır. Bazı endüstriyel tesislerden çıkan tavuk gübresinin balık ve büyükbaş hayvan yemi olarak bile kullanıldığını unutmayalım. Bir FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) veterinerine göre küçük ve arka bahçe tavukçuluğunda virüsün yaşaması dış kaynaklardan bulaşmaya bağlıdır. Dahası vahşi ve göçmen kuşların virüsü yaydığına dair kanıtlar yeterli değildir. Hastalığın coğrafi yayılması göç yolları ve mevsimlerine tam olarak uymamaktadır. Ölü vahşi kuşların çoğunluğu tavuk kümeslerine yakın bulunmuştur. Laos’da kuş gribi hastalığının görüldüğü 45 noktanın 43’ü endüstriyel çiftliktir. Bulaşma görülen iki köy işletmesi de büyük işletmelerin yakınındadır. Hâlbuki bu ülkede çok yaygın bir şekilde köy tavukçuluğu yapılmakta ve vahşi kuşlar bulunmaktadır. Eğer serbest gezinen tavuklar ve vahşi kuşlar kuş gribinin nedeni olsaydı Laos kuş gribinden kırılıyor olmalıydı.

Köy tavukçuluğun yok edilmesi ise ayrıca ekonomik ve sosyal yönlerden de sakıncalıdır. Köylerde hatta gecekondularda çoğunluğu yoksul insanların, başka şekilde tamamen çöpe gidecek mutfak atıkları ve bitkisel üretimdeki yan ürünler yumurtaya çevrilmektedir. Bu konuda ülkemizde yapılan araştırmalar köylülerin yaygın bir şekilde yumurta ürettiklerini ve beslenmelerinde önemli bir yeri olduğunu ortaya koymaktadır. Köy tavuğuna karşı yapılan saldırıların hiçbir bilimsel değeri yoktur. Tam tersine endüstriyel tavukçuluk virüsün patojen (tehlikeli) hale gelmesinde ve çoğalmasında büyük ölçüde sorumludur. Bu saldırı artık köylü düşmanlığı haline dönüşmüştür.

Diğer yönden endüstriyel tavukçuluk denilen binlerce tavuğu güneş görmez “hapishanelere” tıkarak yapılan üretim sistemi ne hayvan hakları ne sağlıklı bir gıda üretimi ne de ekonomik gücün az sayıda insan elinde toplanması açılarından savunulamamaktadır. Bugün gelişmiş ülkelerde büyük şirketler bile serbestçe gezinen tavukları esas alan organik tavukçuluk yapmaktadır ve bunların ürünlerine örneğin yumurtaya tüketiciler daha fazla fiyat ödemeyi kabul etmektedirler.

Şüphesiz her şeyin aynen devam etmesini, hiçbir önlem alınmamasını savunuyor değiliz.

Ülkemizde de başka ülkelerde de insan ölümlerinin yoksul bölge ve ailelerde olduğu izlenmiştir. Dünya’da daha önce görülen grip salgınları büyük kayıplar verdirmiştir. Örneğin 1918–1919 grip salgınında 100 milyon, yani o dönemdeki dünya nüfusunun %5’ine yakın kişinin öldüğü tahmin edilmektedirler. Buna benzer bir küresel tehdit kuş gribi için de söz konusu olabilir. Ancak ne yazık ki insanlık bununla baş edebilmek için çareler arayacağı yerde tavuk ve ilaç endüstrinin kâr amaçlı hırslarına takılmaktadır. Keşke Manisa’daki tavuk hastalıkları ve aşı üretim istasyonu kapatılmasaydı. Burada aşı üretme çalışmaları sürmekte idi. Yeniden açılmalıdır.

Büyük bir kuş gribi krizinde ABD halkı da dâhil olmak üzere felaketlerle karşılaşabiliriz. Sorun aslında küreseldir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yürütme kurulu aşı ve antiviral stokunu artırmaktan çok ilaç endüstrisinin kârları ile ilgilenmektedir. Antiviral stokları ABD dahil hiçbir ülkede yeterli düzeyde değildir. Dünya Sağlık Örgütü web sayfasında ilgili firmanın antiviral üretme hızının çok yetersiz olduğu açıklanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü toplantısında Taylandlı bir delege kuş gribi mücadelesinin hattındaki yoksul ülkelere gerekli miktarda antiviral ilaç üretmesi için ilgili ilaç patentlerinin dikkate alınmamasına izin verilmesi önerisinde bulunduğunda Amerikalı ve Fransız delegeler buna şiddetle itiraz ettiler ve sonuç olarak toplantının herhangi bir oylama yapılmadan ertelenmesini sağladılar. Patentler artık insanlık önünde bir engel olmaktadır. Salgın çıktığında milyonlar ölürken, şirket ortakları ellerini ovuşturuyor olacaklar.

Bir yanda kârlar var, diğer yanda insan ve hayvan hakları. Ne dersiniz?

No comments: