Bioteknoloji Ticareti ve Üretimi
Türkiye halihazırda biyoteknolojik ürünler üretmemektedir.Tarla ürün denemelerini kabul eden Biyogüvenlik düzenlemeleri yapılmadan da yeni ürünlerin üretimleri çok yakın gelecek için mümkün gözükmemektedir.1998 ve 2000 yılları arasında mısır ,pamuk ve patates için sınırlı alanlarda denemeler yapılmış,fakat teknolojiyi uygulamak için gerekli olan yasa olmadığı için denemeler 2000 yılında durdurulmuş ve Türkiye hükümeti bu alan denemeleri hakkında hiçbir sonuç açıklamamıştır.
Türkiye, gıda ve tarım ürünleri işleyen sanayisi için ham yada yarı mamul olarak yüklü miktarda ithalat yapan bir ülkedir.Resmi istatistiklere göre 2004 yılında ithal edilen 1 milyon ton mısırın 678,000 tonu ABD’den olmuştur.Ülkedeki mısır üretimin artışı ve korumacı ticari yasaklarlar nedeniyle yem olarak buğday kullanımının artışı ,ithal edilmekte olan mısırın her yıl 200.000 ton azalmasına neden olmuştur.Yakın bir gelecekte şeker pancarı, tütün ve pamuk gibi geleneksel ürünlerden uzaklaşan çiftçinin mısır üretimine başlaması ile Türkiye mısırda kendine yeten bir ülke konumuna gelecektir. Türkiye,ayrıca çoğunluğu ABD’nden olmak üzere yılda 1,1-1,2 milyon ton soya ve soya küspesi ile kayda değer miktarda mısır yağı ithal etmektedir.Türkiye herhangi bir gıda yardımının alıcısı değildir”
Bioteknoloji Politikası
Türkiye’deki tarımsal biyoteknoloji ile ilgili tüm politikaların Tarım ve Köy işleri Bakanlığı tarafından koordine edildiği, Sağlık ve Çevre Bakanlıklarının biyogüvenlik komite çalışmaları sürecinde çok az yada hiç yer almadıkları söylenmektedir. Biyogüvenlik Yasa tasarısının hazırlanması için yapılan biyogüvenlik komite toplantıları ve atölye çalışmalarından sadece Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğu belirtilen Amerikan raporunda, bu nedenle biyoteknoloji alanında bürokratik uzmanlığın sınırlı kaldığı belirtilmektedir.
“Cartagena Biyogüvenlik Protokolunun imzacılarından olduğu için Türkiye, Birleşmiş Milletler Çevre Forumu (UNEF) projesi için 250.000 Dolar para almıştır.Bu projenin hedefi, Türkiye’nin Cartagena Biyogüvenlik Protokolu kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesine ve tohum,gıda,yem,insan ve hayvan aşıları ve antibiyotikleri de kapsayan tüm tarımsal biyoteknoloji ürün ihtiyaçlarını belirleyip, bunlar için yasal bir zemin oluşturmasına yardımcı olmaktır.”
Tarım ,Sağlık , Çevre ve Orman bakanlıklarının,Hazine ve Dış Ticaret sekreterliği Atom Enerjisi Kurumunun da içinde olduğu bir Yürütme Komitesi oluşturulmuş, bu komiteye ODTÜ başta olmak üzere bazı üniversiteler,Ziraat Odaları,Tohum Endüstrisi Derneği, Yem Sanayicileri Birliği,Biyologlar Derneği,Tüketici Hakları Derneği gibi kurum ve kuruluş temsilcileri de dahil edilmiştir. TAGEM (Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü) liderliğinde çalışan Yürütme Komitesinde yine Tarım Bakanlığına bağlı , TÜGEM (Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü) ,Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü,Bitki Koruma ve Karantina, Gıda ve Veterinerlik ile ilgili kurumlar da bulunmaktadır.
Yeni Tarım Bakanının atanmasıyla , Biyogüvenlik yasa tasarısının görüşe sunulup düzeltilmesi işlemi belirlenemeyen nedenlerle ertelenmiştir. Çünkü daha önceki süreçte, Tarım Bakanlığı bahsi geçen kanun taslağını ilgili bakanlıklara, üniversitelere ve diğer kurumlara görüş ve eleştirilerini almak üzere sunmuştu. Önerilerin alınmış olmasına rağmen, Yürütme Komitesinin, yeni tarım Bakanının atanmasıyla, dağıtılmış olduğu izlenimi edinilmiştir.Halbuki yasa taslağının Tarım Bakanlığından geçmesinden sonra meclise taşınması için Başbakanlığa iletilmesi gerekmekteydi.Mecliste tarım komitesi ve sağlık komitesi gibi bazı komitelerin gerekli görecekleri değişiklikleri yaptıktan sonra tasarıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunup tartışılması ve kabul edilmesi için gündeme alınması beklenecekti.
Yasa kabulunun bu yıl sonunda olması (2005) hedeflenmişken ,bir çok kaynaklar bunun mümkün olmayacağını söylemektedirler.Yasanın yürürlüğe girebilmesi, için kabulu ve resmi gazetede yayınlanmasını takip eden 12 ay içinde Hükümetin bununla ilgili tüm yönetmelikleri hazırlaması gerekmektedir.Bu işlemlerin 2007 den önce olması mümkün gözükmemektedir.
Türkiye’de teknik olarak gıda ,yem yada işlenmiş biyoteknolojik ürünlerin ithalatını düzenleyen herhangibir kanun yoktur.Daha doğrusu bunların girişini engelleyecek yasaklar yoktur.İthal edilen bu ürünlerde “Genetiği Değiştirilmiş Organizma içermektedir” etiketi taşıyan ürünlerin ithalatında problemler yaşandığı ifade edilmektedir.Biyoteknolojik Gıda ve Yemlerin etiketlenmesi talebi (yani böyle bir mevzuat) olmamasına rağmen eğer etiketleme olursa; biyoteknolojik ürünlere ait bir kanun olmaması nedeniyle , muhtemelen gümrüklerde bunların girişi engellenecektir
Türkiyede 2000 yılında sonlandırılan biyoteknolojik ürün alan denemelerinden beri ekimine izin verilen hiçbir biyoteknolojik ürün yoktur.
Türkiye’de Biyoteknoloji tüketicilerin,üreticilerin,devlet görevlilerinin ,hatta biliminsanlarının bile çok iyi anlayamadığı bir konsepttir.Tavuk ve tarımsal üretimde hormon kullanımı söylentileriyle bağlantılı gıdayla ilgili asılsız korkular tüketicilerin kaygılarını arttırmış ve Türkiye’deki düzenleyici sistemde bir güven eksikliği meydana getirmiştir.
Bu ve gıda güvenliğiyle ilgili diğer konulara hızlı ve net bir biçimde cevap vermedeki başarısızlık sadece, tüketici seçimini etkilemeye hevesli yaygaracıları haklı çıkarmaya yaramıştır.Sonuç olarak, Türk ithalatçılar,üreticiler,perakendeciler ve tüketiciler için pazara kabul edilmeye dair ciddi konular vardır. Türkiye’deki tüketiciler ve STK’lar, tarımsal biyoteknolojiyi kabul etmedeki isteksizlikleri konusunda Avrupa’yı takip etmekte gecikmezken; tarımsal biyoteknoloji yoluyla geliştirilen gıdaların geleneksel ve organik gıdalar kadar güvenli olduklarını kanıtlayan AB çalışmalarını ve deneylere dayanan kanıtları görmezlikten geliyorlar.
Yerel paydaşlarımız tarım üreticileri ,tarım sanayicileri,devlet memurları ve akademisyenlerin tarımsal biyoteknolojinin bilimsel ve gıda güvenliği açılarından eğitilmelerine yardımcı olma konusunda tatminkar ilerleme kaydetmişlerdir.Bir dizi seminer,gazete makaleleri ve tartışma programları ile sözkonusu tartışmalara bilimsellik katmışlardır.Gıda sanayicileri ve benzer paydaşlar, gerçeklere dayanan bilgiler ile “GDO’ya Hayır” koalisyonunun söylemlerini engellemek için bir platform kurmuşlardır.
Kapasite İnşası ve Yardım
Beş yıldan uzun bir zamandır Dış Tarım Servisi Türkiye ofisi (FAS Turkey) Cochran Programı çerçevesinde biyoteknoloji adaylarını ABD’ne göndermektedir.Ayrıca FAS ofisi,devlet görevlileri ve paydaşlarına biyoteknoloji bilgilerini tercüme edip yayınlamaktadır.
2001 yılında FAS Türkiye, biyoteknoloji bilgilerini yayınlamada,FAS ve diğer programların özel etkinlikler geliştirmesini sağlamakta daha etkin olmaya başladı. Bu özel etkinlikler;
· Bakanlık,özel sektör ve üniversiter ile ilişkileri geliştirmek.Amerikan Soya Birliği (ASA) ve Amerikan Hububat Konseyi (USGC) vasıtasıyla biyoteknoloji konularında istişarelerde bulunmak.
· FAS sponsorluğunda Tunusta düzenlenen biyoteknoloji seminerine, bakanlığa bağlı 2 gıda güvenlik elemanının seçilmesi ve gönderilmesi
· 2003 yılı ilkbaharında AMP fonuyla,İstanbul’da Gıda Endüstrisi Biyoteknoloji Konferansı düzenlemek
· 2003 yılı yazında 2 yüksek düzey Tarım Bakanlığı yetkilisinin Amerikadaki USGC konferansına gönderilmesi
· 2003 yılı sonbaharında hükümet yetkililerine AMP ve EMO fonları ile geniş bir konferans düzenlenmesi.Konferansa 250 den fazla kişi katılmış, Polonyadan ve İngilterden ASA aracılığıyla konuşmacılar getirilmiştir.
· 2003 yılı sonbaharında EMO fonlarıyla bir üniversitenin biyoteknoloji uzmanının Amerikadaki Biyoteknoloji konferansına gönderilmesi
· 2004 yılı ilkbaharında özel bir Biyoteknoloji Bülteni nin yayınlanması ve 200 ü aşkın özel ve devlet sektörü kurumuna gönderilmesi
· 2004,2005 ve 2006 yıllarında, bakanlığın 4 gıda güvenliği elemanının Amerika devlet fonuyla Biyoteknoloji Uluslararası Ziyaret Programına katılması.
· 2004 yılı yazında bakanlık yetkililerinin ve gazetecilerin USGC Biyoteknoloji programlarına katılması
· 2004 yılı sonbaharında 3-4 adayın Cochran Biyoteknoloji Programına katılması
· 2005 yılının başında Amerika’dan bir tarımsal biyoteknoloji uzmanının davet edilmesi
· 2005 yılı Nisan ayında bir grup milletvekili ve tarım bakanlığının kilit elemanlarının EMO fonundan ABD’ye davet edilmesi ve ABD’nin tarımsal biyoteknolojiyi nasıl yönettiği ve kullandığının gösterilmesi
· 2005 yılı Eylül ayında ABD Tarım Bakanlığının yardımıyla bir biyoteknoloji uzmanının Türkiyedeki üç üniversitede ,bakanlık yetkilileri ve paydaşlara konferans vermesinin sağlanması
Önerilen Aktiviteler
· ABD Tarım Bakanlığı Dış Tarım Servisi ,hedefi belli bir bilgilendirme kampanyası ile eğitim ve sosyal programlarına devam etmeyi planlamaktadır.Planlanan aktiviteler;
· Karar yetkisine sahip yüksek düzeydeki Tarım Bakanlığı yetkililerinin, seyahat ve eğitim imkanları sağlanacağı garanti edilerek işe alınması
· Basındaki ve siyasi alanlardaki eleştirileri yanıtlama yaklaşımları üzerine Türkiyedeki Yerli endüstri ve ithalatçılar ile eşgüdüm içerisinde olmak.
· Biyoteknolojinin yararlarını göstermek için Türkiyedeki Yerel Üniversitelerle eşgüdüm içinde olmak.
· Ankara ve İstanbulda bakanlıkların dönem dönem değişebilen elemanlarına gıda güvenliği seminerleri verilmesi için konuşmacılar ayarlamak.Bu seminerlere FDA ve APHIS katılımlarının sağlanması her zaman karlı olup konuşmcıların ABDndeki biotek ürünlerin yararlarını anlatan Amerikan üreticileri olmasında fayda vardır.
· Cooperator, Cochran ve Uluslararası Ziyaretçiler program aktivitelerinin devam ettirilmesi.ABD ye yapılacak seyahatler çok önemli olup ,yılda ancak 5-10 adet, değişik alanlardaki değişik karar verme düzeyindeki ziyaretçilerin harcamaları karşılanabilmektedir.Bu aktiviteler arttırılmalı ve ziyeretler için İngilizce bilmeyen daha yüksek düzeydeki resmi görevliler hedeflenmelidir.
· Türkiyenin , biyoteknolojik mısır ve pamuk üretiminden diğer ürünlere nazaran daha karlı çıkacağının üreticinin karının artacağının Türkiye resmi görevlileri ve yerel üretici birliklerine devamlı olarak anlatılması.
Türkiye halihazırda biyoteknolojik ürünler üretmemektedir.Tarla ürün denemelerini kabul eden Biyogüvenlik düzenlemeleri yapılmadan da yeni ürünlerin üretimleri çok yakın gelecek için mümkün gözükmemektedir.1998 ve 2000 yılları arasında mısır ,pamuk ve patates için sınırlı alanlarda denemeler yapılmış,fakat teknolojiyi uygulamak için gerekli olan yasa olmadığı için denemeler 2000 yılında durdurulmuş ve Türkiye hükümeti bu alan denemeleri hakkında hiçbir sonuç açıklamamıştır.
Türkiye, gıda ve tarım ürünleri işleyen sanayisi için ham yada yarı mamul olarak yüklü miktarda ithalat yapan bir ülkedir.Resmi istatistiklere göre 2004 yılında ithal edilen 1 milyon ton mısırın 678,000 tonu ABD’den olmuştur.Ülkedeki mısır üretimin artışı ve korumacı ticari yasaklarlar nedeniyle yem olarak buğday kullanımının artışı ,ithal edilmekte olan mısırın her yıl 200.000 ton azalmasına neden olmuştur.Yakın bir gelecekte şeker pancarı, tütün ve pamuk gibi geleneksel ürünlerden uzaklaşan çiftçinin mısır üretimine başlaması ile Türkiye mısırda kendine yeten bir ülke konumuna gelecektir. Türkiye,ayrıca çoğunluğu ABD’nden olmak üzere yılda 1,1-1,2 milyon ton soya ve soya küspesi ile kayda değer miktarda mısır yağı ithal etmektedir.Türkiye herhangi bir gıda yardımının alıcısı değildir”
Bioteknoloji Politikası
Türkiye’deki tarımsal biyoteknoloji ile ilgili tüm politikaların Tarım ve Köy işleri Bakanlığı tarafından koordine edildiği, Sağlık ve Çevre Bakanlıklarının biyogüvenlik komite çalışmaları sürecinde çok az yada hiç yer almadıkları söylenmektedir. Biyogüvenlik Yasa tasarısının hazırlanması için yapılan biyogüvenlik komite toplantıları ve atölye çalışmalarından sadece Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğu belirtilen Amerikan raporunda, bu nedenle biyoteknoloji alanında bürokratik uzmanlığın sınırlı kaldığı belirtilmektedir.
“Cartagena Biyogüvenlik Protokolunun imzacılarından olduğu için Türkiye, Birleşmiş Milletler Çevre Forumu (UNEF) projesi için 250.000 Dolar para almıştır.Bu projenin hedefi, Türkiye’nin Cartagena Biyogüvenlik Protokolu kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesine ve tohum,gıda,yem,insan ve hayvan aşıları ve antibiyotikleri de kapsayan tüm tarımsal biyoteknoloji ürün ihtiyaçlarını belirleyip, bunlar için yasal bir zemin oluşturmasına yardımcı olmaktır.”
Tarım ,Sağlık , Çevre ve Orman bakanlıklarının,Hazine ve Dış Ticaret sekreterliği Atom Enerjisi Kurumunun da içinde olduğu bir Yürütme Komitesi oluşturulmuş, bu komiteye ODTÜ başta olmak üzere bazı üniversiteler,Ziraat Odaları,Tohum Endüstrisi Derneği, Yem Sanayicileri Birliği,Biyologlar Derneği,Tüketici Hakları Derneği gibi kurum ve kuruluş temsilcileri de dahil edilmiştir. TAGEM (Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü) liderliğinde çalışan Yürütme Komitesinde yine Tarım Bakanlığına bağlı , TÜGEM (Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü) ,Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü,Bitki Koruma ve Karantina, Gıda ve Veterinerlik ile ilgili kurumlar da bulunmaktadır.
Yeni Tarım Bakanının atanmasıyla , Biyogüvenlik yasa tasarısının görüşe sunulup düzeltilmesi işlemi belirlenemeyen nedenlerle ertelenmiştir. Çünkü daha önceki süreçte, Tarım Bakanlığı bahsi geçen kanun taslağını ilgili bakanlıklara, üniversitelere ve diğer kurumlara görüş ve eleştirilerini almak üzere sunmuştu. Önerilerin alınmış olmasına rağmen, Yürütme Komitesinin, yeni tarım Bakanının atanmasıyla, dağıtılmış olduğu izlenimi edinilmiştir.Halbuki yasa taslağının Tarım Bakanlığından geçmesinden sonra meclise taşınması için Başbakanlığa iletilmesi gerekmekteydi.Mecliste tarım komitesi ve sağlık komitesi gibi bazı komitelerin gerekli görecekleri değişiklikleri yaptıktan sonra tasarıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunup tartışılması ve kabul edilmesi için gündeme alınması beklenecekti.
Yasa kabulunun bu yıl sonunda olması (2005) hedeflenmişken ,bir çok kaynaklar bunun mümkün olmayacağını söylemektedirler.Yasanın yürürlüğe girebilmesi, için kabulu ve resmi gazetede yayınlanmasını takip eden 12 ay içinde Hükümetin bununla ilgili tüm yönetmelikleri hazırlaması gerekmektedir.Bu işlemlerin 2007 den önce olması mümkün gözükmemektedir.
Türkiye’de teknik olarak gıda ,yem yada işlenmiş biyoteknolojik ürünlerin ithalatını düzenleyen herhangibir kanun yoktur.Daha doğrusu bunların girişini engelleyecek yasaklar yoktur.İthal edilen bu ürünlerde “Genetiği Değiştirilmiş Organizma içermektedir” etiketi taşıyan ürünlerin ithalatında problemler yaşandığı ifade edilmektedir.Biyoteknolojik Gıda ve Yemlerin etiketlenmesi talebi (yani böyle bir mevzuat) olmamasına rağmen eğer etiketleme olursa; biyoteknolojik ürünlere ait bir kanun olmaması nedeniyle , muhtemelen gümrüklerde bunların girişi engellenecektir
Türkiyede 2000 yılında sonlandırılan biyoteknolojik ürün alan denemelerinden beri ekimine izin verilen hiçbir biyoteknolojik ürün yoktur.
Türkiye’de Biyoteknoloji tüketicilerin,üreticilerin,devlet görevlilerinin ,hatta biliminsanlarının bile çok iyi anlayamadığı bir konsepttir.Tavuk ve tarımsal üretimde hormon kullanımı söylentileriyle bağlantılı gıdayla ilgili asılsız korkular tüketicilerin kaygılarını arttırmış ve Türkiye’deki düzenleyici sistemde bir güven eksikliği meydana getirmiştir.
Bu ve gıda güvenliğiyle ilgili diğer konulara hızlı ve net bir biçimde cevap vermedeki başarısızlık sadece, tüketici seçimini etkilemeye hevesli yaygaracıları haklı çıkarmaya yaramıştır.Sonuç olarak, Türk ithalatçılar,üreticiler,perakendeciler ve tüketiciler için pazara kabul edilmeye dair ciddi konular vardır. Türkiye’deki tüketiciler ve STK’lar, tarımsal biyoteknolojiyi kabul etmedeki isteksizlikleri konusunda Avrupa’yı takip etmekte gecikmezken; tarımsal biyoteknoloji yoluyla geliştirilen gıdaların geleneksel ve organik gıdalar kadar güvenli olduklarını kanıtlayan AB çalışmalarını ve deneylere dayanan kanıtları görmezlikten geliyorlar.
Yerel paydaşlarımız tarım üreticileri ,tarım sanayicileri,devlet memurları ve akademisyenlerin tarımsal biyoteknolojinin bilimsel ve gıda güvenliği açılarından eğitilmelerine yardımcı olma konusunda tatminkar ilerleme kaydetmişlerdir.Bir dizi seminer,gazete makaleleri ve tartışma programları ile sözkonusu tartışmalara bilimsellik katmışlardır.Gıda sanayicileri ve benzer paydaşlar, gerçeklere dayanan bilgiler ile “GDO’ya Hayır” koalisyonunun söylemlerini engellemek için bir platform kurmuşlardır.
Kapasite İnşası ve Yardım
Beş yıldan uzun bir zamandır Dış Tarım Servisi Türkiye ofisi (FAS Turkey) Cochran Programı çerçevesinde biyoteknoloji adaylarını ABD’ne göndermektedir.Ayrıca FAS ofisi,devlet görevlileri ve paydaşlarına biyoteknoloji bilgilerini tercüme edip yayınlamaktadır.
2001 yılında FAS Türkiye, biyoteknoloji bilgilerini yayınlamada,FAS ve diğer programların özel etkinlikler geliştirmesini sağlamakta daha etkin olmaya başladı. Bu özel etkinlikler;
· Bakanlık,özel sektör ve üniversiter ile ilişkileri geliştirmek.Amerikan Soya Birliği (ASA) ve Amerikan Hububat Konseyi (USGC) vasıtasıyla biyoteknoloji konularında istişarelerde bulunmak.
· FAS sponsorluğunda Tunusta düzenlenen biyoteknoloji seminerine, bakanlığa bağlı 2 gıda güvenlik elemanının seçilmesi ve gönderilmesi
· 2003 yılı ilkbaharında AMP fonuyla,İstanbul’da Gıda Endüstrisi Biyoteknoloji Konferansı düzenlemek
· 2003 yılı yazında 2 yüksek düzey Tarım Bakanlığı yetkilisinin Amerikadaki USGC konferansına gönderilmesi
· 2003 yılı sonbaharında hükümet yetkililerine AMP ve EMO fonları ile geniş bir konferans düzenlenmesi.Konferansa 250 den fazla kişi katılmış, Polonyadan ve İngilterden ASA aracılığıyla konuşmacılar getirilmiştir.
· 2003 yılı sonbaharında EMO fonlarıyla bir üniversitenin biyoteknoloji uzmanının Amerikadaki Biyoteknoloji konferansına gönderilmesi
· 2004 yılı ilkbaharında özel bir Biyoteknoloji Bülteni nin yayınlanması ve 200 ü aşkın özel ve devlet sektörü kurumuna gönderilmesi
· 2004,2005 ve 2006 yıllarında, bakanlığın 4 gıda güvenliği elemanının Amerika devlet fonuyla Biyoteknoloji Uluslararası Ziyaret Programına katılması.
· 2004 yılı yazında bakanlık yetkililerinin ve gazetecilerin USGC Biyoteknoloji programlarına katılması
· 2004 yılı sonbaharında 3-4 adayın Cochran Biyoteknoloji Programına katılması
· 2005 yılının başında Amerika’dan bir tarımsal biyoteknoloji uzmanının davet edilmesi
· 2005 yılı Nisan ayında bir grup milletvekili ve tarım bakanlığının kilit elemanlarının EMO fonundan ABD’ye davet edilmesi ve ABD’nin tarımsal biyoteknolojiyi nasıl yönettiği ve kullandığının gösterilmesi
· 2005 yılı Eylül ayında ABD Tarım Bakanlığının yardımıyla bir biyoteknoloji uzmanının Türkiyedeki üç üniversitede ,bakanlık yetkilileri ve paydaşlara konferans vermesinin sağlanması
Önerilen Aktiviteler
· ABD Tarım Bakanlığı Dış Tarım Servisi ,hedefi belli bir bilgilendirme kampanyası ile eğitim ve sosyal programlarına devam etmeyi planlamaktadır.Planlanan aktiviteler;
· Karar yetkisine sahip yüksek düzeydeki Tarım Bakanlığı yetkililerinin, seyahat ve eğitim imkanları sağlanacağı garanti edilerek işe alınması
· Basındaki ve siyasi alanlardaki eleştirileri yanıtlama yaklaşımları üzerine Türkiyedeki Yerli endüstri ve ithalatçılar ile eşgüdüm içerisinde olmak.
· Biyoteknolojinin yararlarını göstermek için Türkiyedeki Yerel Üniversitelerle eşgüdüm içinde olmak.
· Ankara ve İstanbulda bakanlıkların dönem dönem değişebilen elemanlarına gıda güvenliği seminerleri verilmesi için konuşmacılar ayarlamak.Bu seminerlere FDA ve APHIS katılımlarının sağlanması her zaman karlı olup konuşmcıların ABDndeki biotek ürünlerin yararlarını anlatan Amerikan üreticileri olmasında fayda vardır.
· Cooperator, Cochran ve Uluslararası Ziyaretçiler program aktivitelerinin devam ettirilmesi.ABD ye yapılacak seyahatler çok önemli olup ,yılda ancak 5-10 adet, değişik alanlardaki değişik karar verme düzeyindeki ziyaretçilerin harcamaları karşılanabilmektedir.Bu aktiviteler arttırılmalı ve ziyeretler için İngilizce bilmeyen daha yüksek düzeydeki resmi görevliler hedeflenmelidir.
· Türkiyenin , biyoteknolojik mısır ve pamuk üretiminden diğer ürünlere nazaran daha karlı çıkacağının üreticinin karının artacağının Türkiye resmi görevlileri ve yerel üretici birliklerine devamlı olarak anlatılması.
No comments:
Post a Comment