Olay 1: Tezkere
1 Mart 2003’de “gereği, kapsamı, sınırı ve zamanı Hükümetçe belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine ve en fazla 62.000 askeri personelin ve hava unsurları olarak 255 uçak ve 65 helikopteri aşmamak kaydıyla yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının Hükümetin tespit edeceği mücavir bölgelerde geçici olarak konuşlandırılmak üzere 6 ay süreyle Türkiye'de bulunmasına” dair hükümet tezkeresi için yapılan oylamada 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oyu kullanıldı. Tezkere kabul edilmemiş sayıldı. AKP oylamada 97 fire verdi.
Halen Irak’ta silahlanma için 2 gün içinde harcanan para 4,8 milyar doları geçmektedir. Bu rakam Birleşmiş Milletlerin 3. Dünya ülkelerindeki çölleşmeyi önleme programı için 20 yılda harcadığı paraya eşittir.
İngiliz kamuoyu araştırma şirketi Opinion Research Business (ORB), ABD'nin 2003 yılındaki işgalinden sonra Irak'ta ölenlerin sayısının bir milyondan fazla olduğunu bildirdi.
Olay 2: Irak Tohum Kanunu
26 Nisan 2004’de Koalisyon Geçici Yönetimi denilen gerçekte ise Amerika önderliğindeki işgal kuvvetlerinin komutanı olan Paul Bremer önüne getirilen 81 nolu emiri imzaladı. Metin şüphesiz Amerikalı uzmanlar tarafından hazırlanmıştı. Bu emir “patent, endüstriyel tasarım, gizli enformasyon, entegre devreler ve bitki çeşitleri ile ilgili kanun” adıyla anılacaktı ve Bremer’in bir imzası ile Irak kanunları arasında yerini alıyordu. Bu kanun Türkiye de dâhil olmak üzere bereketli hilal denilen bölgede diğer çiftçilerle birlikte on bin yıldır bütün bir dünya tarımına çeşitler geliştirmiş olan Irak’lı çiftçilerin kendi tohumları üzerindeki egemenliğine son vererek başta Amerikan tohum tekellerine yeni kârlı alanlar açıyordu. Koalisyon Geçici yönetiminde Irak Tarım Bakanlığına yardımcı olarak yönetmek üzere atanan Dan Amstutz zaten ABD’li tohum tekeli Cargill’in adamıydı. İşgal süresice çiftçilerin tahıl stokları zaten tükenmiş idi. Amstutz ve eş başkan yardımcısı Avustralya’lı buğday tekellerinin adamı Trever Flugge çiftçilere Cargill ve Monsanto tohumlarından dağıttılar. Yeni yasa artık bu tohumların üreticilerce tekrar kullanımını yasaklıyordu. (Çıkan yasayı orijinalinden okumak isteyenler internette arama motorlarına “CPA/ORD/26 April 04/81” yazsınlar.)
Olay 3: Türkiye Tohum Kanunu
31 Ekim 2006’da TBMM’si Paul Bremer’in 81 nolu emrine çok benzeyen 5533 sayılı tohumculuk kanununu CHP’lilerin muhalefetine karşı kabul etti. Gerek Irak gerekse Türkiye kanunları bitki çeşitlerini korumayı amaçladığını iddia etmesine rağmen bu aslında George Orwell’in “1984” romanında olduğu gibi bir şaka kabul edilebilirdi. Aslında yerel çeşitleri yok etmeye yönelikti. Yerel çeşitler biyoçeşitliliğe sahiplerdi ve bu nedenle de çiftçilerce satışı yasaklanmış idi.
Olay 4: UPOV
13 Mart 2007’de TBMM 5601 sayılı “Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası Sözleşmesine (UPOV) Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair” Kanunu kabul etti. Bu defa CHP’liler de olumlu oy verdiler. Büyük tohum şirketlerinin çıkarlarını savunan bu anlaşmanın içeriği CHP’lilerce de deşifre edilememişti ve toplum hala bunun bilgisinden büyük ölçüde uzaktır.
Sonuç
Acaba yanlış mı anladık? “Minareler süngü, kubbeler miğfer/ camiler kışlamız, müminler asker” denildiğinde bunlar Amerikan emperyalizmine destek olsun, bir milyon müslümanın öldürülmesine sessiz kalınsın, köylüler tohumlarını kullanamasın, Amerikan tohum firmaları yaratılan bu alanda at oynatsın diye mi söylenmiş idi.
Birçok müslümanın bunu içine sindirmediğini, karşı olduğunu biliyoruz. Ancak sözüm bugünlerde özgürlüklerden yana olduğunu söyleyen bazı yazar ve medya yöneticilerine:
Ya ayağa kalkın ve bu durumu protesto edin, ya da sonsuza kadar susun.
Tayfun Özkaya
Tuesday, February 5, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment