Friday, July 20, 2007

BASIN TOPLANTISI: GDO‘LU ÜRÜNLERİN İTHALATI VE İŞLENMESİ SERBEST BIRAKILAMAZ !..

"GDO‘ya Hayır Platformu Ankara Bileşenleri, 20 Temmuz 2007 Cuma günü bir basın toplantısı yaparak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın GDO‘lu ürünlere serbestlik getiren düzenlemesine tepki gösterdiler."

BASINA VE KAMUOYUNA

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 26 Haziran 2007 tarihinde GDO ve GDO'lu ürünlerin ithalatı, işlenmesi ve kontrolüne ilişkin hususların "YASAL DÜZENLEMELERİN BELİRLENMESİNE KADAR" düzenlenmesine ihtiyaç duyulduğu gerekçesi ile GDO ve GDO'LU BİLEŞEN İÇEREN GIDA ve YEM MADDELERİNİN İTHALATI, İŞLENMESİ ve KONTROLÜNE İLİŞKİN HUSUSLAR HAKKINDA TALİMAT" hazırlanmıştır. GDO'lu gıda ve yemlerin ithalatı, işlenmesi ve yurt içinde kontrolü aşamalarındaki işlemlerin söz konusu talimat hükümleri doğrultusunda uygulanması için durum tüm Valiliklere ve Bakanlık birimlerine bildirilmiş, 1 Ağustos 207 tarihinden sonra talimat doğrultusunda işlem yapılacağı belirtilmiştir.

TALİMATIN YASAL DAYANAĞI YOK

Türkiye’nin taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve eki niteliğindeki Cartagena Biyogüvenlik Protokolü TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Protokole göre, GDO’lu ürünlerin iç piyasada üretimi, dağıtımı ve çevreye salımı konusunda bir takım zorunluluklar getirilmiştir. Buna göre sözleşmeye taraf devletler, ihtiyatilik ilkesi çerçevesinde bu ürünlerin risk değerlendirmesini yapacak sistemi kurmak, çevreye ve diğer gıdalara bulaşmasını engelleyecek tedbirleri almak ve ülkeye girişinden çıkışına kadar sıkı bir denetim mekanizması oluşturmak, bunu da bir iç hukuk düzenlemesi olan kanun ile yapmak zorundadır. Buna karşın Bakanlık tarafından çıkartılan talimatın bu açıdan yasal bir dayanağı, her hangi bir kanun bulunmamaktadır. Talimata dayanak olarak gösterilen kanunlar ise biraz önce belirttiğimiz yükümlülükleri karşılayan bir düzenleme içermemektedir.

Bununla birlikte Bakanlık yaklaşık beş yıldır yürüttüğü “Biyogüvenlik Kanunu” tasarı taslağı çalışmaları sonucu ortaya çıkardığı metinde, GDO’lu ürünlerin ithalatı, ihracatı, tüketimi, etiketlenmesi ve çevreye serbest salınımı ile ilgili yükümlülükler getirilmekte, GDO’lu ürünlerin kullanılmasından doğan zarar ve bu zarardan kaynaklanan sorumluluk, taslak metnin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Tasarı taslağı ile GDO’lu ürünlerin üretimi, kullanılması ve tüketiminin serbest hale getirilecek olması, bu konuda duyarlılık gösteren başta GDO’ya Hayır Platformu ve diğer demokratik kitle örgütlerinin çabası ile parlemento tarafından Bakanlığa iade edilmişti.

Oysa bugün Bakanlığın yürürlüğe koyacağı söz konusu talimat ile “Biyogüvenlik Kanunu” tasarı taslağı çalışmalarının bile çok gerisinde düzenlemeler getirilmeye çalışılmaktadır. Hukuki temelden yoksun, adeta yok hükmünde olan talimat, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü doğrultusunda GDO’lu ürünlerden zarara uğrayacak çiftçi ve tüketicilerin zararları ile bu zararların kaynağı ile ilgili ispat külfeti konusunda hiçbir özel düzenleme getirmemektedir. Böylece çiftçiler ve tüketicilerin GDO’lu ürünlerden etkilendiklerini ispat etmek zorunda kalması, yargılama masrafları ve bunun için gerekli yüksek meblağlı harcamaların çiftçi ve tüketicilerce yapılacak olması, hak arama özgürlüğünü engelleyecektir. Oysa ki protokolün getirdiği ihtiyatilik prensibine göre, ispat külfeti GDO’lu ürünleri üreten ve ithal edenlerin üzerinde olmalıdır. Oysa talimat bu durumun tam aksine hiç bir düzenleme getirmeyerek hem GDO’lu ürünlere serbestlik yolu açmakta hem de bu ürünlerden doğacak zarar toplumun ve çevrenin sırtına yüklemektedir.

KİMLERE ÇIKAR SAĞLANIYOR

Türkiye’ye hukuk dışı yollarla bugüne kadar milyarlarca dolarlık GDO’lu ürün girmiş, halen de girmeye devam etmektedir. Bunun en önemli kanıtı da Toprak Mahsülleri Ofisi Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu’nun Mayıs ayında Bandırma’ya yaptığı ziyaret sırasında ithal edilen ve Bandırma limanına indirilen mısırlarla ilgili olarak çeşitli açıklamaları ile sabittir. GDO’lu mısırların Bandırma Limanı’na girdiği günlerde sessiz kalmayı tercih eden Tarım Bakanlığı, şimdi de çıkardığı talimat ile sadece AB’den gelen ürünlerde GDO’larla ilgili düzenlemeye gitmekte, geri kalan ülkeler ile ilgili bir düzenleme getirmemektedir. Bandırma örneğinde de olduğu gibi Türkiye’ye çoğunlukla ABD ve Latin Amerika menşeili GDO’lu ürünler girmektedir.

Cartagena Biyogüvenlik Protokolü açık şekilde GDO’yu insan, hayvan, bitki ve çevre sağlığı, genetik kaynaklar için riskli ürün olarak değerlendirmekte ve ülkelere bu ürünlerin ithalatı esnasında her türlü tedbir alma hak ve yükümlülüğünü yüklemektedir. Ancak Cartagena Biyogüvenlik Protokolüne Amerika, Arjantin, Brezilya gibi pek çok GDO’lu ürün üreticisi ülke taraf bil değildir. Oysa Bakanlıkça hazırlanan talimat sadece AB ülkelerinden ithal edilen ürünlerle sınırlandırılarak büyük miktarda ithalatın yapıldığı ülkelerden gelen GDO’lu ürünleri denetim dışında bırakmaktadır.

Kamuoyunu yanıltıcı bu girişimlerle hangi sermaye gruplarının kollandığının açıklanması gerekmektedir. GDO’lu ürünleri ucuza getirip, çiftçimizin ve tüketicimizin geleceğini, biyolojik çeşitliliğin varlığını tehdit edenlerin kimler olduğu yetkililerce bir an önce açıklanmalıdır. Herhalde bunlar çiftçilerimiz değil, Cargill’in mısırlarından şeker üretenler ve diğerleridir…

KAMUOYUNUN HAKLI TEPKİSİ HİÇE SAYILIYOR

Türkiye’de yaklaşık on yıldır genetiği değiştirilmiş organizmaların riskleri, insan sağlığı ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki yıkıcı etkileri, tarım ve çevre üzerine olumsuz sonuçları demokratik kitle örgütleri tarafından her platformda dile getirilmiştir. Canavar Balon Kampanyası ile de GDO’ya Hayır Platformu bu konudaki duyarlılığı kamuoyuna malederek topladığı yüz bin imzayı TBMM Dilekçe Komisyonuna iletmiştir. Dilekçe Komisyonu da gerekli mercileri konu hakkında bilgilendirmiş ve konunun tarafları ile birçok toplantı düzenlenmiştir. Ancak hükümet bu seslere beş yıldır kulaklarını tıkamış, bu da yetmiyormuş gibi 5553 sayılı Tohumculuk Yasası başta olmak üzere tarımın ve çiftçinin belini kıracak girişimlerini hızlandırmıştır. En son Nisan ayında Önce Ziraat Mühendisleri Odası ve Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu, Türkiye’ye GDO’lu ürün girdiği yönünde bir basın açıklaması yapmış, ardından da Ekoloji Kolektifi ve Tüketici Hakları Derneği gümrüklerden aldığı mısırlar üzerinde yaptırdığı analizlerde GDO bulunduğunu tespit ederek kamuoyunu uyarmıştır. Buna karşın hükümet bu seslere kulaklarını tıkadığı yetmiyormuş gibi şimdi de hukuka aykırı bir talimat çıkararak GDO’lu ürün ithalatını meşrulaştırmaya çalışmaktadır.

HALKIMIZI BİR KEZ DAHA UYARIYORUZ..

GDO'ya Hayır Platformu olarak Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO) karşı 2002 yılından beri yürüttüğümüz haklı mücadelemizde yeni bir döneme giriyoruz. Hükümetin giderayak çıkarttığı GDO ve GDO'lu bileşen içeren gıda ve yem maddelerinin ithalatı, işlenmesi ve kontrolüne ilişkin hususlar hakkındaki talimatı ile GDO'ların ithalatı ve işlenmesinin meşrulaştırılmaya çalışılarak riskin sorumluluğundan kaçılıyor; tarım toprakları, gıda güvenliği, tüketici sağlığı ve çevreye geri dönülmez etkileri göz ardı edilerek ülkemiz adeta genetik yıkıma sürüklenmektedir.

Yıllarca yoksul Afrika halkına GDO yardımı yaparak onları açlığa ve sefalete mahkum edenler, Irak’ın işgali ile yürürlüğe koydukları ilk uygulama olan 81 No’lu karar ile işgali sürekli kılanlar, Türkiye’de Tohumculuk Yasası’nın çıkarılmasını sağlayarak Anadolu’nun genetik mirasını sermayeye tescilleyenler şimdi de riskli GDO’lu ürünlerin ithalatını talimata bağlayarak genetik kıyım için düğmeye basmışlardır. GDO’ya Hayır Platformu bileşenleri olarak hukuki dayanaktan yoksun Bakanlık talimatına karşı tüm meşru ve hukuki mücadele araçlarını kullanacağımızı; ekoloji, tüketici ve tarım örgütleri olarak bu mücadeleyi soruna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.

GDO’ya Hayır Platformu Hukuk Komitesi hazırlıklarını tamamladıktan sonra kamuoyu bilgilendirerek hukuki sürecimiz başlatılacaktır. Toprağı, suyu, havası için mücadele eden tüm demokratik kitle örgütlerinin çalışmalarımıza destek olmasını istiyoruz.

Bu ülkeyi, bu toprakları sattırmayacağız. Bu toprakların kirletilmesini ve yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Tüketicilerin sağlığının risk sokulmasına izin vermeyeceğiz.

Yaşam Bizimdir. YAŞAM PATENTLENEMEZ.

GDO’YA HAYIR PLATFORMU ANKARA BİLEŞENLERİ

No comments: